Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bugün eski bir hanifdost katılımcısından mail aldım. Mailin ekinde bir dosya ve altında bu ekin içeriğini hanifdostlara forumuna asmamı rica eden bir kaç cümle vardı. Bu katılımcımız forumdaki ilk günlerindeki sevgi dolu yazıları ve öğrenme azmi ile gözlerimizi doldurmuştu. İçindeki öğrenme hırsı, uzun çalışmalarına ve gelişmeye yönelik hızı beni hem sevindiriyor hemde endişeleniyodu. Açıkçası bu kadar kısa zamanda parça parça ve uzun süre inen Kur'anı kısa zamanda çözebilme çabasına giren kardeşimizin takıldığı noktalardaki dehşet verici yorumları beni ciddi anlamda ürkütüyordu. Kendisi ile bir süre birebir ilgilenme kararı aldım öyle ya seviyordum keratayı... Başka bir sohbet aracı ile yaptığımız uzun söyleşilerde cahil Mircan'ın yardımcı olacağı yere, onunda saçma sapan düşüncelere dalmasını gördüğümde kendimi geri çektim. Bir süre görüşmedik ama kalbim daima doğruyu bulmasından ve gün geçtikte inkar ettiği hükümlerin sonunda bu sitede başka bir örneği olup deist biri olmamasından yanaydı...
Ve ben bugün ondan mail aldım. Heyacanla açtım maili mailin ekinde bir dosya ve dosyanın içeriğinin foruma asılmasını rica eden bir kaç cümle vardı...
Açtım dosyayı sakince okudum yazdıklarını ikinci paragraf ise yıkıldığım andı.
Ben bugün ondan mail aldım ve bugün onsuz kaldım...
x Yazdı:
MUHAMMEDİN, KAİNAT KİTABINDAN ALDIĞI VAHİY, İLHAM
Kuranda, İbrahim’in akıl işleterek ayı,güneşi sorgusu ve diğer peygamberlerin vahiy yani ilhamlarıincelendiğinde hak bilgiye, gerçeğe ulaşmalarındaki faktörünakıl işletmek ve sorgu yolu ile ecdattan gelen dogmaları korkmadanmuhakeme gücü olduğu anlaşılıyor.Yaratıcı , hak bilginin yani gerçeğinkaynağıdır,hak bilgiyi iletip yayanları yani resulleridestekler ve yeryüzüne mirasçı kılar ,tüm evren tek yaratıcıya,El İlaha yani Allaha yönelik ayetler,deliller ile doludur.Bu yüzdenMuhammed vahyinde yani ilhamında hep akıl işletmeyi öğütler..Her insan zatenfıtratında iyiyi ve doğruyu bulma ,akıl,vicdan,sorgu ,muhakeme yani üflenen ruhu,bilinci barındırır.Dolayısıyla resuller sadece hatırlatıcıdır ve insanlar resuller ve kitaplar olmadan datek yaratıcıya idrak ediphayra barışa ,sevgi üstüne kurulu evrene,pozitife çalışarak yaratıcının rızasını kazanırlar.
Vahiy konusunda ilk sorgulamaya şu soru ile başlayalım..Allah , vahiy yani ilham vermek, hak kitaba, bilgiye ulaştırmak için ne yapar? . Gelenekçi kaynaklar Muhammed’in vahiy almadan evvel titrediğini , kanatlı melek gördüğünü yada çıngıraklı yılan sesine benzer bir ses duyduğunu iddia ederler. Oysa kainat kitabında yani evrende,yasalarda Allah hak bilgiye insanı akıl,muhakeme gücü ile ulaştırır..Nice bilim adamı akıl,sorgu ilehak bilgiden nasiplendi, insanlığı ileriye taşıdı..Adem oğlu yani insan bu ruh,şuur,muhakeme gücü ile Allahınmelaikelerini yani yönetim güçlerini,evrendeki yasaları kendine secde(itaat) ettirir hizmetine sokar.Tasavvufun vahyi ile karıştırmayalım,şeyhlerin vahiyleri akıl,sorgu,deney dışıdır,kişisel egolarına hizmet eder.Evrende tek yaratıcıya yönelik ayetler,deliler, hassas dengeler(havadaki oksijen miktarı,akıllı tasarım..vs) yada Einstein’ın E=mc2 formülü ispatlıdır.Muhammed bir mucizesi olmadığını,gaybı bilmediğini,Allahın hazinelerinin yanında olmadığınısadece aldığı ilham ile kavmini uyaran bir öğütçü olduğunu sıkça tekrarlar.
İbrahim suresi 4.ayet: Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
Kuran, okunan demektir, Muhammed’in kainat kitabından aldığı vahiy , ilham ile kavmine okuduğu uyardığı bir öğütten ibarettir.Tarıh boyunca insanların her zaman başvuracağı bir kitapta olmamıştır,7 mılyar insan afrikalısı, eskimosu , Avustralyalısı herkes fıtratındakiinsanı hayvandan ayıran ruhu ,şuuru ,bilinci, muhakeme gücünü aklı kullanacaktır. Kuran zaten1400 sene sonrasına öğüt olma iddiasında değildir,her kavme kendi içinden,dilinden açıklayıcı resuller gelir der.Bu öğüt dolayısıyla1400 sene öncesi çöl Araplarının anlayacağı seviyededir.Kuran 1400 sene öncesinin bilimsel bulgularından bahseder, ama şu zamanda bu bulguların hiçbir değeri yoktur.Dünyanın yuvarlaklığı,tatlı su ile tuzlu su karışmadığı,ceninin 3 evresiçok daha evvel eski Mısır medeniyetlerinde ve astronomi,tıp ilminde ileri daha bir çok uygarlıkça bilinmektedir.Muhammed sorgu ve muhakeme ile hak bilgiye ulaşıp kavmini uyardı, o zamanki mevcuteski resullerden kalan sayfaları düzenledi ve aldığı vahiy ile yeni öğütler ekledi,bu ayetler içinde Muhammed’in kendi evlilik hayatını düzenleyen ayetler bile vardır ki zaten Allahın tüm insanlığa sözü bu olamaz
Özet olarak Muhammed’in kavmine okuduğu sadece ilhamdır yaratıcıdan gelen hak bilgidir ama Allahın sözü değildir.Muhammed’in resulluğündenyanihak bilgiyi getirip tevhid mesajı ile hayra barışa çalıştığından, hevasından konuşmadığından şüphe yoktur.Ama direkt kaınat kıtabına bakmaktansa ,1400 sene öncesinden kalma iniş sırası belli olmayan,kavramları yozlaşmış ,bizim kavmimizden, toplum ve kültür yapımızın içinden bir resule vahyolmamış ayetleri apaçık olmayan ve geldiği şartları, o toplumun yapısını şu an ki Arapların bile bilmediği hatta saptırdığı bir kitabı anlamak için tüm ömrü tüketmenin o kitabıputlaştırmak ve evrendeki ayetleri görmemezlikten gelerek inkar etmek olduğunu düşünüyorum.7mılyar içinde kimse senelerini bu işe yormak, Kuranı orjınal metinden araştırıp yozlaşmalardan arındırmak için senelerini harcamak zorundada değil,adil değil bu tebliğ metodu.,oysa evrendeki ayetler net açık sağır ve dilsizler okuma yazmaya bilmeyenler bile okur.
.Ayrıca Kuran konuşulan forumlara bakıldığında kişilerin sadece mezhep imamı gbisürekli Allah şunu dedi bunu dedi diyerek Allah’ıvantırolog gibi konuşturarak birbirlerini yargıladığı ve ayetler konusunda sürekli ihtilafa girdiğide açıktır.Tüm dostlara öğüdüm şu kidaha fazla vakit kaybetmeden suyukaynağından için, Kuranı tartışmak yerine ,özetini alın Allaha yani tek ilaha, yaratıcıya ortaksız iman edip hayra barışa çalışanlar kurtulacak deyin ve artık evrendeki tartışmasız apaçık ayetlere odaklanın…
(BAKARA suresi 112. ayet) -Hayır, işini güzel yaparak kendini tamamen Allah’a teslim eden kimse cennete gidecektir. Rabbi katında ona mükafat vardır. Onlara hiçbir korku yoktur. Üzülecek de değillerdir
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Mircan kardeş bu arkadaş kendini çok zorlayıp motoru yakmiş denecek pek bi şey yok tahminim turan dursun gibilerin sitelerine takılmış...eğer donanımlı değilsen bu adam lar o kadar derin araştırmacı ki hemen kafanı çelerler sana acaba mı dedirtirle onları okuyunca bende uzun süre kendime gelememiştim.. bunda en büyük pay gelenekçi hadisçilerin zırvalarıdır...saygılarımla.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam..
size belki yazmıştım hatırlayamıyorum ancak yazma gereği duydum..
yaş 22 yada 23..dinle kuranla sürekli dolu...
haliyle her çeşit insanla karşılaşıyor ve ondan bir şeyler alıyorsun yada veriyorsun...
o zamanlar tanıdığım biri bana;dine bu kadar dalma çünkü yanlıştasın..tamam dürüst ol iyi ol ama bu kadar..neden dediğimde..bana hz peygamberin aslında gerçekte peygamber olmadığı..aslında yeryüzene Allah tarafından seçilen resul hikayelerinin yanlış olduğunu falan zırvalamıştı...nasıl bu kadar eminsin dediğimde;
hz peygamberin çok akıllı zeki ayrıcada çok insancıl olduğunu...zulme rıza göstermeyerek...kendince ahlak ilkeleri emirleri oluşturup bunu o zamanın halkına sunduğunu bunu da yaparken sadece yoksullar ezilenler vs zarar görmesin mutlu bir yaşam ve dünya olsun diye yaptığını anlatmıştı...bende hadi canım deyip kestirip atmıştım..
günlerden bir gün arkadaşım iş yerine gelerek ona vermiş olduğum meali bitirdiğini söyledi ve meali verdi..akşam iş çıkışı meal sağ koltuğumun altında yürüyorum..
birden aklıma o hasanın anlattıkları geldi..o zaman ben niye namaz kılıyorum ki..diğer taraftan o bastırıyor..kıl nolacak ki ama inan ahret yok..olsaydı bak dünya ne hale gelmiş kıyamet kopmuşmu..hem hasan ne demişti peygamber olduğunu iddia eden muhammed aslında iyi biriydi..sırf düzen sağlansın diye bunu eyledi.. yok canım olur mu öyle şey..namazda var ahrette...peki ya yoksa..o zaman kıldıklarımda boşa gider..eveeeet evvvet boşa gider...yok canım ya ahret varsa o zamanda mosmor kalırım öte tarafta...peki ya yoksa.. bu çekişme yaklaşık 15,20 dk sürdü..
sonra nedendir bilmem..birden bire euzü besmele çektim..
ve inanın bir insan nasıl suya girer ve suyu hissederse o bocalama zamanı ise aynen öyleydi..besmeleden sonra birden bire şüphe kalktı hemde bu zamana kadar birdaha olmamacasına...anladım ki iblis yanımda kandırmaya öyle çaba sarfetti ki..besmeleden sonra onun etkisinden kurtulduğumu net olarak anladım ve arkama dönüp baktım..ve şunu dedim....anca gidersin..düdük makarnası..sen beni sahipsiz mi sandın...aklımda yokken besmele ağzımdan çıktı..söyleten senin tersindi..defol git ve yüksek sesle yine bağırdım...şiştin mi...vs vs millette bana bakıyor bi taraftan bu ne diye..onları takan mı var..ben göreceğimi görmüşken...neyse...şu var ki..ben o vakitler tam bir din cahiliydim..5 e 5 eklerken sanırsın molla...o kadar şekilci o kadar...ancak iblis buna o kadar içerliyor ki...bir cahilin kıldığı namazı bile hazmedemiyor...diyeceğim şu ki..mircan..arkadaşını Allah o iblis düşüncelerden kurtarsın..sana tavsiyem..o arkadaşa şeytandan Allaha sığınması tavsiyesinde bulun..
selametle
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Allah, Firavun gibi zalim, mütekebbir, kendisini "ilah" ilan eden birisinden tabiri caizse ümit kesmeyip, ona öğütçü göndermiş.
Artık bu mesaj sadece ona mıdır yoksa asıl bizlere mi gelmiş düşünmek gerekir.
Çıkmadık candan ümit kesilmez. O kardeşimiz sağ olduğu müddetce, yanlışları hususunda tevbe kapısı açık olduğuna göre, bize düşen "yumuşak söz" söyleyip, hikmetle güzel öğütle çağırmaktır.
Ve tabiki,
"Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup
eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla. Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol
bol bağışta bulunansın." Al-i İmran,8
şeklinde dua etmektir.
Nihayet O, dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder.
Yazdıklarına gelince;
Bu düşünceya sahip bir kimsenin;
1) Kainat kitabında neden Hz. Muhammed'in son nebi olduğunun bildirildiğini,
2) Mesela, Hz. Musa ve diğerlerinin hangi yöntemle Rabblerini bulduklarını,
3) Kainattaki gözlemlerin, muamelat / hukuk işlerinde nasıl sonuçlar vereceğini,
4) Kendi kavmi içinden bir peygamber gelmemiş olmasının bir yönüyle; mutlak adil olan Allah nezdinde kendisi bakımından bir "hafifletici neden" teşkil edip etmediğini, inandığı ve ilham gönderdiğini düşündüğü Allah'ın adaleti hakkında kainattan ne gibi gözlemler yaptıklarını,
5) Kainata ilişkin bir kısım hakikatler bu kadar açık olarak bilinebiliyor idi ise insanoğlunun neden şu yüzyıla gelinceye kadar bir çok hakikatten habersiz olduğunu, hatta mevcut kainatı gözlemek yerine, eski Mısır yazıtlarını incelemenin kendi görüşüne göre daha pratik ve kestirme bir yol olup olmayacağını,
6) Bütün resuller, "müjdeleyici ve korkutucu" olarak geldiklerine göre, hangi kainat gözleminin bu gayb haberlerini bildirebileceğini, yeni teknolojilerin / gözlemlerin ahiret hayatına dair bulgularının nelerden ibaret olduğunu,
7) Mevcut ve tarihi örnekleri ile birlikte, kitap / uyarıcı olmadan doğru yola kimlerin / bırakın bütün insanlığı hangi cemaatin / cemiyetin erişmiş olduğunu,
8) Nice bilim adamının sorgu ve araştırma yoluyla hak bilgiden nasiplenip insanlığı ileri götürmeleri işine Kuran'ın hangi açılardan karşı çıktığını,
9) Kuran, insanların tarih boyunca başvuracağı bir kitap değilse, Peygamberin, "... bundan (Kuran'dan) sorguya çekileceksiniz" sözünün yanlış bir okumanın ürünü olarak mı teklakki edilmesi gerektiğini, "ulaştığı herkesi uyarmam için..." sözünün de bu kapsamda yanlış bir okumanın ürünü olup olmadığını,
10) Eğer Kuran, 1400 sene önce yaşayan cahil Araplar anlasın diye basit bir seviyede indirilmiş ve bu günün nesli daha zeki ise, ben gibi geri kalmış zır cahilin, Kuran'da kainata dair bildirilen bir takım hususlar hakkındaki sorularımı cevaplama nezaketini gösterip göstermeyeceğini,
11) Hz. Muhammed'in kendi aile hayatını ilgilendiren hususları lüzumsuz" yere" açıkladığı iddiasının, onun kainatı okuma kapasitesi ile çelişip çelişmediğini,
12) Muhammed'in "resul" olduğu kabul edildiğine göre, elçilerin ne zamandan beri kainatı kafasına göre okuyup, efendisine danışmadan iş gördüklerini,
13) Muhammed'in resul olduğu, ilham aldığı kabul edildiğine, bu resul de, Kuran'ın kendi sözü olmayıp, Allah katından olduğunu bildirdiğine göre, Allah'ın ne zamandan beri yalancı resuller göndermekte olduğunu,
14) Kainat kitabına bakarak, insanların asla birbirlerini yargılamadığı ve asla ihtilaf etmedikleri yerin neresi olduğu hususunda bizleri bilgilendirmelerinin gerekip gerekmediği,
15) Kainat kitabını okuma ve Kuran'ın bir özetini çıkarma hususunda kendi bilgi / yetenek ve deneyimlerini Hz. Peygamber ile kıyasladıklarında ne gibi sonuçlara eriştiklerini vs. vs.
izah etmesi gerekir.
Böylesine her görüşe açık ve kainatı gözlemlemede iddialı bir kimsenin bu cahili sorularını cevaplayarak, son sözünde de belirttiği gibi "işini güzel yapanlardan" olmak şerefine nail olması ne kadar güzel olurdu değil mi ?
Sevgili Mircan, forum üyemiz "y" den de böyle bir soru geldi deyip iletirseniz sevinirim.
Bütün hidayet ancak Allah katındandr.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam mircan
Acı kayıbımız diye başlık açtıınız kişiyi kazanmışmıydık ki kaybedelim?
Size bu yazıyı yazan arkadaş kuranda insanlara verilen mesajı hiçmi hiç anlayamamış.Anlamazlık ve aymazlıkları onu inkara ve başka inanların peşine takmış.Gerçekten nefsine yazık etmiş.
İmandan sonra inkar edenlerin tövbe edip af dileyerek dönmesi halinde Rabbimiz onları bağışlayacağını bildirir.Ancak inkarda ileri gidip ömrünü böyle harcayanlara tövbe kapısı da kapanmıştır.Hatta Allah onların gittiği yol üzerinde yollarını açık eder .Neticede seçim kendisinin.
Katılma Tarihi: 10 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 39
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sevgili Mircan
Toplumda bahsettiğin gibi insanlar hayli fazlaca.İyi bir donanıma sahip oldukları için ben ve benim gibi cahil insanları köşeye sıkıştırmasını iyi biliyolar.Ama söyledikleri şeyler hep aynı zırvalar.Benide zamanında çok köşeye sıkıştırmışlardı.Ne yazıkki ben etkilenmedim ama etkilenen arkadaşlarım olmuştur.
Ben hanif dostlar sitesini bulana kadar gelenekçi bağnaz düşünen ve sizin gibi düşünen insanlara aaa bunlar yoldan çıkmışlar diyen bir insandım.Ama yüce rabbim sizleri karşıma çıkardı,şükürler olsun.Artık kafamda eskiden olduğu gibi ne soru işereti var nede bir kuşku.
İnanınki beni işin içinden çıkılmaz hala getiren şeyler ;ozaman doğru bildiğimi zannettiğim hadisler,mezhepler arası çelişkiler,artık zırva diyebildiğim din kitapları geleneksel öğretiler(artık din haline gelmiş),VS VS...
Artık Kuran'ı buldum siz sevgili arkadaşları buldum...Gerçeği buldum.
O kadar rahat ve huzurluyumki.Bu bağlamda doğruyu bulmamda siz sevgili arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim.Allah bu durumda olan insanlara benim gibi doğru yolu bulmada yardım etsin inşallah.
Merhaba, arkadaş herkimse yazısı çok manalı ve yerindedir. Evren’in içinde yaşayan her insan, evren hakkında bilgi toplamaya başladıkça bilgisi derinleşir ve artar. Ve emin olun, bilgi kendisine ulaşmak için çaba sarf edene sırtını dönmez. Muhammed, Arap kültüründe büyük bir çığır /epoch (epiık) açmasaydı, bugünün 22 arap birliği üyesi ülkelerinden hiçbiri beka'sını koruyamazdı, eriyip giderdi. Aynı şeyleri birbaşkasıda yapabilirdi ama ondan başkası arap toplumunu düşünmemiş olduğundan muhammed’e kısmet oldu. Ayrıca Muhammed’in etrafında olan arkadaş çevresi , Muhammed’in zeka parıltısına sahip kimseler değillerdi. Düşündüklerini yapabilecek konumlarıda yoktu.çünkü ondan başka kimseler genellile birçok kargaşaya bir çeşit müdahil olan insanlardı. Yani halkın bir bölümüne taraf, birden çok bölümüne düşman olan kimselerdi. Muhammed'in sürekli üzerinde durduğu, akıllarınızı işletin öğütü Araplar arsında yine zayıflık gösterdi. Şimdi size kuran’dan bir yazı , divanda durup hesap vermekten korkanları uyarıyor. Bence bu azgın arap toplumu dizginlemek için yerinde bir öğüttür.
Artık kim azmışsa ve şu yakın hayatı yeğlemişse, onun barınağı cehennemdir. Ama kim Rabbinin divanında durup hesap vermekten korkmuş ve nefsini tutkulardan men etmişse, onun barınağı da cennettir.
Tarife göre aklını iyi kullanan bir insan bekliyordum. Ama yazıda buna dair bir işaret yok. Bilhassa İbrahim ile ilgili yaptığı yorum! İbrahim aklını kullanarak mı Allah’ı bulmuş? Evet, gelenekçilerden böyle saçma yorumlar duyardım ama aklını iyi kullandığı iddia edilen bir insan iddia doğruysa, İbrahim’in yıldız, ay ve güneşle ilgili meselede çıkardığı sonucun akılla hiçbir ilgisi olmadığını bilir. Yani daha temelden bozuk bir mantıkla yazıya girmiş. Merak eden olursa onu da yazarız ama konumuz bu değil.
Aklını iyi kullandığını sanan insanların Kuranla ilgili böyle şüpheleri hep olmuştur. Çünkü onlar da görüyor ki el kesme, zina eden için dört şahit, miras hukuku, çok eşli evlilikler, kalıbı belli olan örtünme gibi konular günümüze uymuyor. E, ne yapacak? Ya gelenekçiler gibi diyecek ki “dünya anlamsız sen öteki tarafa bak (Ama fırsatını bulunca da dünyadan sonuna kadar istifade edecek) kuralları aynen uygula Allah’ın işine karışma” ya o zaman “Kuran tek kaynak değildir” diyecek ve çarpık bir nesih anlayışına yönelecek ya da şimdi yaptığı gibi tamamen vazgeçip “ben öğreneceğimi öğrendim kendi işime bakayım” diyecek. Eğer gerçekten aklını kullansaydı Kuran’ın ona yolu gösterdiğini de anlardı. Ama acele etmiş. Aynı sebepten bilim insanları dine pek dalmaz.
Her zaman için şeriatı ve toplumsal yapıyı ilgilendiren ayetler üzerinde durmayı zaman kaybı saymışımdır. Eğer kendimize ait bir devlet kuracaksak o zaman yaparız. “acı kaybımız” olarak anılan zat burada yapılanın vakit kaybı olduğunu düşünüyor. Eğer kendimizle ilgili bir açınım yapmazsak ve akıl ile Kuran’ı buluşturup Allah’ın tüm ayetleri arasındaki bağı kuramazsak haklı çıkar. Burada hepimize görev düşüyor. Çünkü önümüze bu fırsatlar çıkacak. İşte o zaman gerçekten eyleme dönük bir topluluk muyuz yoksa Kuran’ı bir çeşit entel bir oyalanma aracı haline mi getirmişiz meydana çıkacak.
Ortada “acı kayıp” falan yoktur; sadece tercihini yapmış bir insan vardır. Eğer onunla konuşacak olsaydım eminim onu haksız olduğuna ikna ederdim. Ama artık sadece Kuran’ı rehber edinmiş olanlarla ilgileneceğim. Eğer bizim üzerimizde “iyi iş” çıkarabilirsem zaman geldiğinde böyleleri zaten hatasını anlayacak. Ama beni ilgilendirmez. Son olarak diyeceğim gözünüz açık olsun ve bu zatın neden Kuran’ı terk ettiğini anlamaya çalışın.
Ortada “acı kayıp” falan yoktur; sadece tercihini yapmış bir insan vardır. Eğer onunla konuşacak olsaydım eminim onu haksız olduğuna ikna ederdim. Ama artık sadece Kuran’ı rehber edinmiş olanlarla ilgileneceğim. Eğer bizim üzerimizde “iyi iş” çıkarabilirsem zaman geldiğinde böyleleri zaten hatasını anlayacak. Ama beni ilgilendirmez. Son olarak diyeceğim gözünüz açık olsun ve bu zatın neden Kuran’ı terk ettiğini anlamaya çalışın.
Mutlu ve esen kalın
Uluğtan
Selam okun,
Bizim için kayıplar hep acı olmuştur. Tebliğ yapan resullerinde kazanımları onlar için ne kadar mutluluk verici ise, kaybettiklerini onları fazlasıyla üzmüş olmalıdır ki aşağıdaki gibi onlarca ayet nazil olmuştur.
EN'ÂM
: 107. Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık. Sen onların vekili de değilsin.
BAKARA
: 119. Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin.
HÛD : 12. Belki de sen (müşriklerin:) "Ona (gökten) bir hazine indirilseydi veya onunla beraber bir melek gelseydi!" demelerinden ötürü sana vahyolunan âyetlerin bir kısmını (duyurmayı) terk edeceksin ve bu yüzden ruhun daralacaktır. (İyi bil ki) sen ancak bir uyarıcı sın. Allah ise her şeye vekîldir.
Yinede elbette yapılması gereken demoralize olmadan, Allahtan ümidi kesmeyip, imanın son nefes işi olduğunu asla unutmayıp, Rab'bimizin fırsatlarının sonsuz olduğunu aklımızdan çıkarmadan, herkesin potansiyel bir hanif olduğunu bilerek yolumuza devam etmektir. Bu yolda devam ederken tökezlemiş kardeşlerimize el uzatıp, yardım etmek ise başlıca sorumluluklarımızdandır. Şüphesiz bu maratonda kimin ne zaman güçsüz kalıp geri kalacağını bilemiyoruz. Bu nedenle sevgili okun bu arkadaşımızı ikna edeceğinize bu denli eminseniz seçici davranmadan elinizi uzatınız.
Evet, ben onu yanlış düşündüğü konusunda ikna ederim ama önemli olan onun bunu kabul etmesi. Eğer Kuran eksenli düşünmekten vazgeçip akla aşırı değer yüklediyse ve akıl ile gurur bir araya geldiyse o zaman gerçekleri gösterip onun aklını mağlup etsen de dönmez. Sadece bunu görmezden gelir. Ve konuyu burada tartışmak yerine nasihat verir edasıyla bir mesaj gönderdiğine göre korkarım durum bu olabilir. İnsan şunu kabul etmezse yapılacak hiçbir şey yok: İnsanın Allah karşısında hiçbir iddiası olamaz. Ama bazıları Allah’ı aklıyla bulmak zorunda olduğunu düşünür. Bu da Allah’a karşı bir iddiadır. Bunlar geniş konular burada fazla uzatmayacağım.
Öncelikle Kuran, akıl eksenli imanı bir üstünlük sananlara akılsızlar diyor (Bakara/13). Ve gerçekten de öyledir çünkü kalp ile imanın özünde bir yol seçme, bir tercih, bir anlam bulma çabası vardır. İman, iman etmeyi istediği için iman etmektir. Bu, Allah’ın tasarımına saygının bir ölçüsüdür. Akıl ile imanda ise bir pazarlık vardır. Bunu Kuran ayetlerine de gerek kalmaksızın “akıl” ile açıkça ispat edebilirim. Yani akıl ile iman, iman değildir; akılsızlıktır. Eğer Allah akıl ile bulunursa dahi bu durumdaki iman kabul edilmez. Çünkü o zaman imtihan devresi bitmiş demektir. Kişi diyorsa ki “ben Allah’ı zaten kabul ettim, ben onu kâinatın ayetleriyle anlamaya çalışıyorum” işte o zaman o kişi bilmeli ki kâinatın ayetleri araçtır; dinin parçası değildirler ve Allah ile bağ kurmaya yaramaz. Allah’ın bu ayetlerini inançsızlar da okuyor. Ne amaçla kullanılacaklarını bilmeyenlerin Allah’ın ayetlerini okuması, yani kendini iyi niyetli zannedenlerin bu ayetleri amacını bilmeksizin kullanması sonucu dünya bir felakete gidiyor. Bilim adamlarına sorsan birçoğu Allah’a inanır. Ama icraat nerede? Neden bu insanlar bu gidişe bir dur diyemiyorlar? Neden akan kanı, insanların açlıktan ve susuzluktan kırılmasını durduramıyorlar. Çünkü Allah ile bir bağları yoktur. Allah vahiyden sapanı yoldan saptırır. Kuran’ın bu tehdidini herkes ciddiye almalı. Kimse ben çok akıllıyım, iyi niyetliyim, yoldan sapmam demesin. Bu böyledir çünkü Allah ayetlerini kendi tasarımındaki belli bir maksatla açıyor. Bu maksadı anlamayan kimse iyilik yapmaya çalışsa da ya iyilik yapamayacaktır ya da yaptıkları boşa gidecektir.
Din basittir. Kimsenin ömrünü harcamasına gerek yok. Ama Allah ile bağ kurmak o kadar basit değil. Kuran her gönülde ayrıca Allah tarafından tefsir edilir. Ama bu sonuca varmak için insanın Allah’a kendini teslim etmesi ve her gün Allah’ın huzurunda durup payını umması gerekir. Ama kendini akıllı zannedenler, ihtiyaçsız zannedenler Allah’ın ayetlerini küçümserler ve tefsirini beklemeden onu terk ederler. Artık onlar kaçınılmaz olarak namazı da terk edecek ve Allah’ı anmaktan da vazgeçeceklerdir. Sonuçta bir de bakarsın herhangi bir inançsızdan farkları kalmamıştır. Bu Yahudilerin dünyevileşme öyküsünün modern bir sürümünden başka bir şey değil: ilimin, bilimin dünyevileşmesi.
Bu dünyevileşmenin kaçınılmaz sonucu amacını, hayatın anlamını ve yolunu kaybetmektir. Eğer Allah ona merhamet ederse bunun boşluğunu hisseder ve Allah’ın huzurunda durmanın, Kuran ile kendini temizleme ve amaçlarını tazeleyip Allah’ın tasarımında şerefli bir yer bulma çabasının gereğini anlar. Öyle sevgi dolu bir evren laylaylom laflarıyla bu iş olmaz. Cehenneme gidecek insanların sayısı gerçekten çok kalabalık. Allah’ın tasarımını anlamaya çalışmadan kendi kafandan bir tasarımla yola çıkarsan o zaman cehenneme giden yola girilmiştir. Eğer Allah’ın tasarımının dışında kendine bir yer ararsan bulacağın yer cehennemden başka bir şey değildir. Ve yine cehennem de aslında Allah’ın tasarımının içinde bir yerdir.
Verdiği örnek ayetteki “kendini tamamen Allah’a teslim etmek” kavramının ne demek olduğunu zannediyor? Kâinat ayetleri dinin hiçbir kısmı değildir ki. Allah ile bağını kopardıktan sonra nasıl kendini ona teslim edersin.
Her neyse… Gelelim bu konuda ne yapabileceğimize:
Öncelikli önerim ona biraz zaman tanımandır. Eğer bu yolu yeni seçtiyse biraz zaman sonra bir boşluk hissedecektir. Ama bunu dünyevi lezzetlerle, kazanç ve mutluluklarla doldurmaya çalışacaktır. Bu tecrübeyi biraz yaşasın. Eğer Allah ona merhamet ederse bu boşluğu dolduramayacaktır. Daha önce namaz kılmışlığı varsa o zamanlarıyla bir kıyaslama yapması açısından çok faydalı olur. Ve şimdi namaz kılıyorsa yakında kaçınılmaz olarak terk edecektir.
Eğer arkadaş bizlerden görüş almaya gerek görmüyorsa yapılacak bir şey yok. Biz sevdiklerimizi doğru yola iletemeyiz. Eminim bizim için büyük bir kazanç olurdu. Ya da E-posta adresimi vereyim: [email protected] eğer vakit kaybı olarak görmeyecekse biraz yazışalım bakalım nedir, ne değildir. Eğer arkadaş bunu kabul ederse sen de onun hakkında bana kısaca yazarsan sevinirim. Kimdir, ne iş yapar…
Şimdilik fazla zamanım yok. Yakında (En geç bu ayın sonunda) bir projem bitecek ve biraz rahatlayacağım. Ondan sonra yardımcı olabilirim. Başlattığım projeyle ilgili bilgileri zamanı gelince burada vereceğim. Bilgilerimin zekâtı olarak düşündüğüm bu projenin hanif Müslümanlarla yakından ilgisi var. O zaman anla ki yeterince ayıracağım zamanım vardır. Eğer bu arkadaşla ve benimle ilgili bir girişim yapacaksan o zamana kadar bekle. Çünkü gerçekten biz hanif Müslümanların çok daha fazla yardım, ilgi ve yeni açınımlara ihtiyacı var. Ne demek istediğimi yakında anlatacağım. Şu anda sadece hanif Müslümanlar üzerinde çalışmayı zorunluluk olarak görüyorum.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma