HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: KUR’AN’A PROTESTAN BAKIŞ AÇISI Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasanoktem
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 10 eylul 2006
Gönderilenler: 2837
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasanoktem

 

AŞAĞIDAKİ YAZI, SAYIN HAYRULLAH MERAL'İN RİCASI ÜZERİNE YAYINLANMIŞTIR. YAZI HAYRULLAH MERAL'E AİTTİR :

. onlardan gelen yazı :


Sayın Okuyucumuz;
Web sitemize ve reklamlarımıza göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz.
Kutsal Kitap (Tevrat Zebur ve İncil), İsa Mesih ve Hıristiyanlık ile ilgili
soru ve düşüncelerinizi her zaman bekliyoruz. Görüşlerinizi dinlemek,
sorulularınıza cevap vermekten büyük mutluluk duyacağız.
İki inancın ortak olarak kullandığı oldukça fazla nokta olmasına karşın;
ilahiyat açısından ele alındığında, inançların temellerini oluşturan
birtakım ana konularda aslında hiç de birbirlerine yakın olmadıklarını
görüyoruz.
Bizim inancımızın temelini Mesih İsa oluşturur. Doğal olarak bu, başka
inançtaki kişilerin bakış açılarına ters düşmektedir. Bizim inancımızla,
ülkemizin birçok vatandaşının izlediği inancın bazı kavramlarında ilk
bakışta bir aynılık görülmektedir. Ama bu kavramlara yakından bakıldığında;
anlam olarak birbirinden ayrıldıkları da dikkatlice incelenmelidir.
Şimdi bunu salt ayetler bakarak, yorum olmaksızın nasıl ayrıldıklarını
görelim.
1.Kurtuluş yolu:
Kur'an-ı Kerim 7:8-9 "O gün, iyi ve kötüyü ayıran ölçü haktır. Atık kimin
ölçülüp tartılacak şeyleri ağır basarsa kurtuluşa erenler onlar olacaktır."
İncil-i Şerif/Yuhanna 3.3-7 "Sana doğrusunu söyleyeyim: Bir kimse yeniden
doğmadıkça Tanrı'nın egemenliğine giremez."
Kur'an-ı Kerim 21:47 "Kıyamet günü için adalet terazilerini
kuracağız-adaleti terazilere koyacağız-...hardal tanesi kadar bir şey olsa
onu ortaya getiririz."
İncil-i Şerif/Galatyalılar 2:16 "Kişinin Kutsal Yasa'nın gereklerini
yapmakla değil, İsa Mesih'e olan imanla aklandığını biliyoruz."
Kur'an-ı Kerim 23:102-103 "Artık kimin tartıları ağır gelirse onlar
kurtulmuş olacaklardır. Kimlerin(amellerinin) tartıları ağır gelirse işte
onlar kurtuluşa erenlerdir."
İncil-i Şerif/ Efesliler 2.8-13 "İman yoluyla lütufla kurtuldunuz. Bu sizin
başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin
ödülü değildir."
Bu ayetlerden de anlaşılacağı gibi; Kur'an-ı Kerim'e göre kurtuluş için Yüce
Tanrı'yı hoşnut edecek amellerin işlenmesi gerekmektedir. Bunların işlemesi
sonucu bir yargılamadan geçilecek ve sonuçta Tanrı uygun görürse kurtuluşa
erişilebilecektir.
İncil-i Şerif'e göre ise; Kurtuluş ancak İsa Mesih'i Tanrı Söz'ü olarak
yürekten kabul etmekle söz konusudur. İyi amellerin sonucu değil...Çünkü bu,
kişilerin yaptığı iyi işlerden ötürü övünmesini getirmektedir.
Bu iki bakış açısında da gördüğümüz gibi oldukça büyük bir farklılık vardır.
Bir inançta Mesih İsa Kurtuluşun şartı iken; diğer inançta ise iyi işlerin
sürekli olarak yapılması kurtuluşun şartı haline gelmektedir.
2.Kefaret:
Kutsal Kitap inancına göre, başından beri günahlarımızın bedelinin ödenmesi
söz konusudur. Bu önceleri kurban sunularıyla gerçekleştiriliyordu. Mesih
İsa haçtaki ölümüyle, O'nu Kurtarıcı olarak kabul edenler için bir kefaret,
bir bedel ödemektedir. Ancak günahlarımız böylelikle bağışlanacaktır. Tabi
ki bu, günah işlemeye devam edeceğimiz anlamında alınmamalıdır. Çünkü bu,
tam bir tövbe demektir ve mecaz anlamda "Yeniden Doğuş"tur. Sonsuz hayatın,
cennet yaşamının daha dünyada başlaması demektir. Ve bu bizler için önemli
bir kavramdır.
Kur'an-ı Kerim 17:15 "Hiçbir günahkar, bir başka günahkarın yükünü taşımaz."
İncil-i Şerif/Romalılar 5:6-8 "Biz daha günahkarken, Mesih bizim için öldü."
Bu ayetlere bakıldığında; Mesih İnanlısının günahlarının bağışlanması için,
Mesih İsa'nın kendi günahları için öldüğüne inanması şartı vardır.
Bağışlama Eski antlaşma Levililer 17:11'de: "Çünkü etin canı kandadır; ve
ben onu mezbaha üzerinde canlarınıza kefaret etmek için size verdim; çünkü
candan ötürü kefaret eden kandır." denildiği gibi, Adem ile Havva'nın
itaatsizliği ile günah yükünü yüklenen insanın; bu yükünü kaldıracak olan
Tanrı'nın Söz'ü MESİH İSA'dır. Çünkü Tanrı'nın belirttiği gibi birçoklarının
günahlarına kefaret olsun diye, beden almış Tanrı Söz'ü çarmıh üzerinde
kanını dökmüş ve bu kana iman edenlere de kefaret olmuştur. Bu kana iman
edenleri yeniden doğmuş gibi tertemiz yaparak; önlerine Tanrısal bir yaşam
sürebilmeleri için yepyeni bir yol açmıştır.
Kur'an-ı Kerim'e göre herkes kendinden ve kendi günahlarından sorumludur.
Allah'a imanla, iyi işler yapar ve ibadetlerini yerine getirirlerse Allah'ın
izniyle cennete gidebilirler. Ayrıca hiç kimse, bir başka kimsenin günah
yükünü taşıyamaz.
Bu ayetlere göre de yine iki inancın bakış noktaları kesin olarak
ayrılmaktadır. Mesih İnancına göre; Mesih başkalarının günahları uğruna
canını vermiştir. Kur'an-ı Kerim'e göre ise, hiç kimse bir başkasının
günahlarını taşıyamamaktadır.
3.Günah:
Günah kavramı, iki inancın da hassasiyetle üzerinde durduğu bir kavramdır.
Tanrısal bir yaşam sürmenin en önemli noktalarından biri günaha yaklaşmamak
ve geçit vermemektir. Ama günah kavramına bakışı, tabandan tavana doğru
incelediğimizde; büyük farkların olduğu gözümüze çarpmaktadır.
En büyük fark, kişilerin doğduğu anda günahkar olup-olmadıkları konusundan
başlar.
İslam inancına göre her yeni doğan kişi günahsızdır. Tertemizdir. Daha sonra
günahla tanışırlar.
Oysa Mesih İnancında günah, isyandır. İnsanın doğasında günah, isyan vardır.
Bu nedenle HERKES günah işlemiştir. GÜNAHSIZ KİŞİ YOKTUR.
"Bende hiç günah yoktur." diyen kişide bile Adem ve Havva'dan gelen
itaatsizlik, isyan tohumu bulunmaktadır. Bilindiği gibi Tanrı tarafından
kendilerine birçok şey sunulduğu halde, Adem ve Havva itaatsizlik
etmişlerdi. Bu nedenle de Tanrı'nın yargısına maruz kalmış ve
itaatsizliklerinin bedelini hem ruhsal, hem de fiziksel anlamda ölümle
ödemişlerdir. ÇÜNKÜ GÜNAHIN SONUCU ÖLÜMDÜR...Bu özellikle, ruhsal anlamda
"TANRI'DAN KOPUŞ" anlamındadır.Fakat fiziksel anlamda da ölümlülüğü
beraberinde getirmiştir.
İnsanın sonsuz yaşamı elinden alınmıştır. Ama Tanrı insanlarına olan
sevgisinden ötürü, onları böyle bir yargıyla baş başa bırakmamış;
alternatifini de birlikte sunmuştur. Bu da, MESİH İSA'NIN KANINA OLAN İMANLA
SUNULAN SONSUZ YAŞAM'dır. Bu günahı, bu itaatsizliği ancak Mesih'in kanı
ortadan kaldırabilir. Buna iman edenler, işte ancak o zaman sonsuz yaşam
edinebilirler.
Cep İlmihali, Diyanet Yayınları: "Normal yaradılışta insanın ruhu, pak ve
temizdir."
Ana Britannica sayfa 158, cilt 10 "İslam'a göre bütün insanlar doğuştan
günahsızdır. Ama peygamberler (İmamiye'ye göre imamlar) dışında bütün
insanlar günah işleyebilir."
Kur'an-ı Kerim 33:5 "Yanılarak işlediğini şeyde üzerinize günah yoktur;
fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna..."
İncil-i Şerif/ Romalılar 3:23 "Çünkü HERKES GÜNAH İŞLEDİ, TANRI'NIN
YÜCELİĞİNDEN YOKSUN KALDI."
4.Günahın Affı:
Kur'an-ı Kerim 2:271 "Sadakalarınızı açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları
gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır;
günahlarınızdan bir kısmını örter."
İncil-i Şerif/ Matta 26:28 "Çünkü bu BENİM KANIMDIR. GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASI
İÇİN BİR ÇOKLARI UĞRUNA AKITILAN ANTLAŞMANIN KANIDIR."
Yukarıdaki ayetler karşılaştırıldığında temel ayrılık olarak göze çarpan;
Kur'an-ı Kerim'e göre iyilik işleyerek günahların bağışlanmasının söz konusu
olması.
İncil-i Şerif'e göre ise; Mesih İsa'ya İMANLA GÜNAHLARIN AFLIK KAZANMASIDIR.
Mesih inancı, adı üstünde olan bir inançtır. Mesih İsa "Kelamullah"
olduğuna göre Tanrı Söz'ü olarak; TANRI BUYRUĞU'dur. TANRI ÖRNEĞİ'dir, TANRI
KURTARIŞI'dır. Bu nedenle inancımız için "HER ŞEY" demektir.
Burada yanlış anlaşılan, Hıristiyanların İsa adında bir peygambere
tapındıkları tarzındaki yaklaşımdır. MESİH İSA TANRI'NIN BEDENDE AÇIKLADIĞI
SÖZ'Ü, KURTARIŞI'dır. Bu anlamda "OL" kelimesinin yeryüzünde bir insan
bedeninde daha önceden vaat edildiği üzere ilanından başka bir şey değildir.
Kelimenin kaynağı kim ise; kelimenin kendisi de O'dur.
Yalnız ve yalnız gözle görünmez Tanrı'nın yarattığı insanına olan sevgi ve
şefkatinin sonucunda sunduğu Kendi Söz'üdür. Görünen, Kurtarış Tasarısıdır.
İşte bu nedenle biz, eğer gerçek Sahibe iman edersek; ancak günahlarımızın
sonsuza dek bağışlanacağına ve bu büyük bağışlama gücüyle artık günah
işlemekten tamamen kaçınan kişiler olacağımıza inanmaktayız.
5.Düşmanlara Bakış açısı:
Kur'an-ı Kerim 2:178"Ey iman edenler, ölenler hakkında üzerinize kısas
yazılmıştır."
İncil-i Şerif/İbraniler 10:30 "....öç benimdir, karşılığını ben
vereceğim..."
Kur'an-ı Kerim 8:39 "Fitne kalmayıncaya ve din tümüyle Allah'ın oluncaya
kadar onlarla savaşın."
İncil-i Şerif/ Luka 6:26-38 ".......Düşmanlarınızı sevin..."
Kur'an-ı Kerim 4:91, 104 "Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barışa
gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde
öldürün. İşte böylelerinin üzerine gitmeniz için size açık bir izin ve
kuvvet vermiştir....Düşman topluluğu izlemekte gevşeklik göstermeyin."
İncil-i Şerif/ Matta 5:3839 "Sağ yanağınıza tokat atana öbür yanağınızı da
çevirin."
İncil-i Şerif/ Romalılar 12:9-21 "...Düşmanın acıkmışsa onu doyur, susamışsa
su ver..."
Düşmanlık; dünya içinde varlığı inkar edilemez bir kavramdır. Dünyada
düşmanlık oldukça çok. Burada düşmanlığa karşı iki inancın yaklaşımının ne
kadar büyük bir farklılık gösterdiğinin farkına varıyoruz. İslam inancının
görüşü kendini savunma, gerekirse savaşmadır. Yani birtakım saldırılara,
haksızlıklara karşı etkin direniş taraftarıdır. Buna İslam ruhundan
bakılırsa, oldukça akılcıdır.
Mesih inancında ise; tamamen pasif bir direniş fikri söz konusudur.
Haksızlıklar ve düşmanlıklar olduğunda, Mesih inanlısının tepkisiz kalması,
yalnızca ve yalnızca Yaradan'a sığınması söz konusudur. Bu da İncil'in
görüşüdür. Mesih inancı, tehdit durumunda dahi bir Hristiyanın silaha
sarılmasına müsaade etmemektedir.
Haçlı zihniyeti ve Haçlı seferleri ile Mesih İsa'nın buyruklarının tam
tersini uygulamaya cüret eden birtakım kimlikte Hıristiyan olan kişiler; hem
kendileri helak olmuş, hem de Tanrı'nın buyruklarının yanlış anlaşılmasına
neden olmuşlardır. Bu, her inanç için geçerli bir durumdur. İnançlar ehil
ellerde ve özlerine uygun yaşanılmazsa; çok yıkıcı olabilir.
6.Din Kavramı:
Kur'an-ı Kerim 3:19 "Allah katında din, İslam'dır."
ncil-i Şerif/ Yuhanna 10:10 "Ben insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar
diye geldim."
Kur'an-ı Kerim 3:85 "Kim, İslam'dan gayrı bir din ararsa artık o ondan asla
kabul edilmeyecektir."
İncil-i Şerif/ Yuhanna 14:6 "İsa: 'Yol, Gerçek, Yaşam Ben'im.' dedi."
Mesih inancına göre ayetlerde izlenilmesi istenilen bir yol, bir yaşamdır.
Yani Mesih inancının bir yaşam tarzı olduğu vurgulanmaktadır.
İncil-i Şerif'te Mesih inancının bir din olduğu görüşüne rastlanmamaktadır.
Mesih'e benzeyenler, Mesih'i izleyenler, O'nun gibi, O'nla bütünleşerek,
Tanrı Söz'ünde Tanrı'ya benzeyenler şeklinde bir yaklaşım vardır.
İslam inancında ise: "Allah indinde din, İslam'dır." Bir tarafta yol, gerçek
ve yaşam Tanrı Söz'ü Mesih'in kendisiyken; diğer tarafta "Allah indinde din,
İslam'dır."
Görüldüğü gibi ikisi arasında apayrı bir bakış, apayrı bir düşünce tarzı söz
konusudur.
7.Cennet Hakkında:
Kur'an-ı Kerim 2:25 "Onlar için orada tertemiz eşler de vardır."
İncil-i Şerif/ Matta 22:23-33 "Dirilişten sonra insanlar ne evlenirler, ne
de evlendirilirler, gökteki melekler gibidirler."
Yalnızca bu iki ayete bakmak bile, iki inancın cennet hakkında aynı
düşüncede olmadıklarını göstermeye yeterlidir. Cennet sözcüğü üzerinde bir
beraberlik vardır. İki inanç da ölümden sonra cennet ya da cehennem
kavramlarının olduğundan bahseder. Ama bu kavramların açıklamalarına
gelindiğinde; aynı şeylere inanılmadığı görülmektedir.
İslam inancında cennete nail olan kişiler için tertemiz eşler olacaktır.
Mesih inancında ise bu, söz konusu değildir. Onlar orada ne evlenirler, ne
de evlendirilirler, gökteki melekler gibidirler.
8.Cehennem Hakkında:
Kur'an-ı Kerim 11:106-107 "Bahtsızlığa düşenler ateş içindedir...Rabbinin
dilemesi hariç. Gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır."
İncil-i Şerif/ Esinleme 14:9-11 "Tanrı gazabının kasesinde saf olarak
hazırlanmış Tanrı öfkesinin şarabından içecektir. Böylelerine kutsal
meleklerin ve Kuzu'nun önünde ateş ve kükürtle işkence edilecek.
Çektikleri işkencenin dumanı sonsuzlara dek tüter..gece gündüz rahatları
yoktur."
Cehenneme ilişkin bu ayetlerde de yaklaşım farklıdır. Kuran'a göre mü'min
olup cezalarını çekenler Tanrı'nın istemiyle yeniden cennete geçebilme
şansına sahiptirler.
İncil'e göre ise; cehennemde kalanlar artık sonsuza dek orada kalacaklardır.
9.Şeytan Hakkında:
Birçoğumuzun şu ya ad bu şekilde duyduğu gibi Şeytan, Tanrı huzurundan
kovulduğu için sürekli olarak insana sorun çıkarıp durmuştur. İnsanı yoldan
çıkarmak için elinden geleni kendine verilen süre içinde yapmaktadır. Bu
konuda iki inancın bakış açıları hemen hemen yakındır yakın olmasına da;
kovuluş nedenine bakıldığında, farklılık hemen ortaya çıkmaktadır. Şeytan,
Kur'an-ı Kerim'e göre Adem'e secde etmediği için isyankar olarak Tanrı
huzurundan kovulmuştur.
İncil'i Şerif'e göre ise; "Tanrı gibi olmak" istediği için, Tanrı katından
kovulmuştur.
Kur'an-ı Kerim 2:34 "Meleklere Adem'e secde edin demiştik de, İblis dışında
tümü secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu."
İncil-i Şerif/ İbraniler 2:5-9 "Ya Rab insanoğlu nedir ki onu anasın, ona
ilgi gösteresin. Onu meleklerden biraz aşağı kıldın."
Özellikle İbraniler 2:5-9. ayetlerini okuduğumuzda; İncil'in Kur'an-ı
Kerim'den hangi konuda ayrılarak Şeytan'ın Adem'e secde etmediği fikrinde
olduğunu anlamamız mümkündür. Bu ayete göre zaten melekler yaratılan
insandan biraz daha üstün olarak algılanmaktadır. Böyle olunca da Şeytan'ın
Adem'e secde etmesi şeklinde bir düşünceyi İncil İlahiyatı kabul
edememektedir. İncil İlahiyatına göre; Şeytan'ın "Tanrı gibi olma"
arzusundan ötürü Tanrı katından kovulduğu fikri söz konusudur. Şeytan'ın
kovulma nedeni için Kutsal Kitap İşaya 14:12-17 ve Hezekiyel 28:1119.
bölümlerini okumanız gerekecektir.
10.Kadercilik:
Kur'an-ı Kerim'e göre; "hayır ve şer, Allah'tandır." Zaten İslam Amentüsünde
bu belirtilmektedir. "Hayır ve Şer Allah'tandır."
İncil inancına göre ise yalnızca iyilikler, hayır Allah'tandır. Şer; yani
kötü olan, insanın kendi yanılgısı, kendi sapıklığı ve Şeytan'a uyması
sonucunda başına gelmektedir.
Kur'an-ı Kerim 35:8, ayrıca bkz. 74:31, 13:27, 14:4 "Allah dilediğini
saptırır, içinde bırakır, dilediğini de doğruya ve güzele kılavuzlar."
İncil-i Şerif/ 2.Petrus 3:9, ayrıca bkz. Romalılar 9:14, Esinleme 22:17
"Çünkü hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbeye gelmesini
bekliyor."
11.Kutsal Ruh:
İki inanç arasında değişik olarak algılanan bir konu da Kutsal Ruh
konusudur.
İslam inancına göre Kutsal Ruh, Cebrail'dir.
Oysa Mesih inancına göre; Tek Olan ve Kendisini "Baba,Oğul ve Kutsal Ruh'ta"
açıklayan Tanrı'nın Kendini açıkladığı Üçüncü Kişi'liktir.
Bugün bizlerde Tanrısal yaşamı gerçekleştiren, bizi teşvik eden Tanrısal
işlevdir. Kutsal Ruh aynı zamanda Tanrı'nın Kendisidir. Yani Tanrı Ruh'tur.
Mesih İsa'yı Kurtarıcı ve Rab olarak kabul eden her kişide Rab'bin Ruh'u
bulunur. Yani Tanrı'nın Ruh'u o kişidedir. O kişide işler.
Mesih İsa'da Tanrı ile olan ilişkide Tanrı'nın Ruh'u bizi doluluğuyla teşvik
eder, destekler. Bu adeta görkemli, tek Tanrı'yı; üç boyutlu olarak görmek,
hissetmek ve yaşamak gibi bir şeydir.
Kur'an,ı Kerim 2:87 "Meryem Oğlu İsa'ya da açık seçik deliller verdik ve
kendisini Ruh'ul Kudüs ile güçlendirdik."
Eyub 33:4 "Allah'ın Ruhu beni yarattı."
İncil-i Şerif/ 2.Korintliler 3:17 ayrıca bkz.Luka 1:35 "Rab Ruh'tur ve
Rab'bin Ruhu neredeyse orada özgürlük vardır."
12.Üçlük:
Kur'an ile İncil arasında en derin ayrılık; bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Kur'an-ı Kerim üçlüğü, tek Tanrı inancıyla bağdaştırmamaktadır. İncil ise
üçlüğü, bir'lik inancının bir ifadesi olarak görmektedir.
Kur'an-ı Kerim 4:171 "Meryem Oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir.
Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır....üçtür demeyin...."
İncil-i Şerif/ Matta 28:18 "Gidin: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh aracılığıyla
vaftiz edin."
Açıklama: İnancımıza göre Yüce Tanrı'nın vahdaniyetinden (Birliğinden)
hiçbirimizin kuşkusu yoktur. Yüce Tanrı Kendisinin üç ayrı şahsiyetini
tanıtmaya, daha Kutsal Kitap'ın ilk başında başlamıştır:
I. "Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı ve yer ıssız ve boştu ve
enginin üzerinde karanlık vardı."
Ayetin bu birinci bölümünde Tanrı'nın o gözle görülmez özünü, yani mecaz
anlamda "BABA" dediğimiz kişiliğini görüyoruz.
II. "Allah'ın Ruhu suların yüzü üzerinde hareket ediyordu."
İkinci cümlesinde ise Tanrı'nın Kutsal Ruh dediğimiz kişiliğini görüyoruz.
III. "Ve Allah DEDİ: Işık olsun, ışık oldu...." (Tekvin 1:1-3) Burada ise
Tanrı'nın "SÖZ" dediğimiz ve Mesih İsa'da dünyaya gelen kişiliğini, Allah
Kelamını görüyoruz. Kelamullah özelliğini öğreniyoruz.
Yani bu ayetlere göre Tanrı daha Tevrat'ın ilk ayetlerinde, ilk vahyinde tek
olan varlığının, Üç kişilikte nasıl işlediğini bize anlatmaktadır.
Bizim ilahiyatımıza göre Kutsal Üçlük sonradan ortaya çıkarılmış bir
düşünce, Tanrı'ya eş koşma değildir. Bu, Tek olan Tanrı'nın; Kendisini üç
boyutta açıklamasından başka bir şey değildir. Bu, Tanrı'nın Kendisini
"Görünmez Öz, Görünür Söz ve İşleyen Ruh" olarak açıklamasıdır. Kısacası;
Tevhit'te teslistir. Şimdi Tek Tanrı'nın Üçlükte açıklanışına örnek olan
diğer ayetlere bakalım:
İncil-i Şerif/ 2.Korintliler 13:14 "Rab İsa Mesih'in inayeti ve Allah'ın
muhabbeti ve Ruhulkudüsün müşareketi hepiniz ile beraber olsun."
Yuhanna 1.bölümde: "Kelam başlangıçta var idi. Kelam Allah nezdinde idi,
Kelam Allah idi....Her şey onun ile oldu (OL sözü) ve olmuş olanlardan
hiçbir şey onsuz olmadı. Hayat onda idi ve hayat insanların nuru idi....Ve
Kelam beden olup inayet ve hakikat dolu olarak aramızda sakin oldu. Biz de
onun izzetini, Baba'nın biricik Oğlu'nun izzeti olarak gördük." şeklinde bir
anlatım vardır.
Bu ayette çok kesin olarak Baba ile Oğul arasındaki ilişkiyi görmekteyiz.
Yani Yüce Tanrı ve Söz'ü, buradaki açıklamayla bu birliğin içindeki üç
kişiliğin birbiriyle alakasının ne denli birbiri içine işlenmiş ayrılmaz bir
motif olduğunu görmek mümkündür. Aynı bir insanda olduğu gibi: Biz bir
bütünüz ama aynı zamanda sözümüz, hem canımız ve hem de ruhumuz var. Hem
Yüce Allah kendi özünü bize böyle takdim etmek istediyse; buna kim engel
olabilir?
Biz Kutsal Kitap'ın bize açıkladığı gibi Yüce olan ve Tek olan Allah'ı bu
şekilde tanıyor ve algılıyoruz. Yine Tevrat'ın başında yer alan ayette Yüce
Tanrı'ya verilen ismin çoğul olması ve Tanrı'nın çoğul ifadede hitabı da
Kutsal Üçlük için oldukça önemli bir açıklamadır.
Özellikle bu ifadelerin Kutsal Kitap'ın başında yer alması, üçlemenin
sonradan ortaya çıkarıldığı tarzındaki fikrin doğru olmadığına dair güzel
bir kanıt oluşturmaktadır.
Tekvin 1:1 "Başlangıçta Allah (Elohim=Çoğul) gökleri ve yeri yarattı."
Tekvin 1:26-27 ".....suretimize ve benzeyişimize göre insan yapalım....."
Bütün bu çoğul ifadeler, Tek olan Tanrımızı başka tanrılara eşlemek, çok
ilahlara tapmak değil; Tevhitte, yani birlikte teslisi (üç kişiliği) daha
başında bize tanıtmak içindir.
13.Tanrı'nın Oğlu Hakkında:
Kur'an-ı Kerim Mesih İsa'dan sürekli olarak "Meryem Oğlu İsa" diye
bahsetmektedir. Oysa İncil-i Şerif'e baktığımızda; Mesih İsa'dan "Tanrı
Oğlu" olarak söz edildiği görülmektedir.
Kur'an-ı Kerim bu konuyu genelde fiziksel oğulluk şeklinde değerlendirmekte
ve haklı olarak Tanrı'ya eş koşulma durumunu ortadan kaldırmak için şiddetle
karşı durmaktadır. Oysa Mesih İnanlıları "Tanrı Oğlu" sözcüğünü mecaz
anlamda değerlendirmektedirler. Mesih İnancının temeli olan İsa Mesih,
Tanrı'nın Söz'üdür. Babasız olarak bir bedende bütün insanların kurtuluşu
için dünyaya gönderilmiştir. O'nun babası herkesin babası gibi insanoğlu
değildir. Fiziksel anlamda O'nun babası yoktur. O'nun dünyaya gelişi büyük
bir mucizedir. Bu nedenle O'nun bu mucizevi doğuşunu sağlayan Ruhsal anlamda
bir babası vardır. O, Mesih İnancına göre Tanrı'nın çocuk edinmesi sonucu
ortaya çıkmış bir kişi değildir. O'na Tanrı Oğulluğu mecaz anlamda bir unvan
olarak, yine Tanrı'nın Kendisi tarafından verilmiştir. Yahudilerin hem
kendisine, hem annesine sarf ettikleri kötü sözcüklerin hepsini alt edecek;
hatta O'nun Tanrı Söz'ü olarak dünyadaki görkemli hizmetini nesillere
aktarabilecek derecede yüksek bir unvan Tanrı tarafından verilmiştir. İşte
bu nedenle inancımıza göre Mesih İsa, Tanrı Oğlu'dur. Tanrı Söz'üdür. Tanrı
Kelimesidir.
İki kitap arasındaki bu farklı algılayış, özellikle Arapça olarak bu konuda
iki kitapta yer alan ayetlerin karşılaştırmasıyla iyiden iyiye
belirginleşmektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu oğulluk kavramı "Tanrı çocuğu"
olarak ele alınmaktadır. Yani "Veled'ullah" gibi. Oysa İncil-i Şerif'te
kavram "İbnullah" olarak bir unvan anlamda alınmaktadır. Zaten Luka
1:26-35'te bu unvanın verilişi anlatılmaktadır.
Şimdi bu konudaki ayetlere bakalım:
Kur'an-ı Kerim 2:116 "Allah çocuk edindi dediler. Haşa ! böyle bir şeyden
arınmıştır O !"
İncil-i Şerif/ Matta 16:16 "Simun Petrus: 'Sen yaşayan Tanrı'nın Oğlu
Mesih'sin' cevabını verdi. İsa ona: 'NE mutlu sana ! ...bu sırrı sana açan
insan değil, göklerdeki Babamdır.' dedi."
İncil-i Şerif/ Luka 1:26-35 "Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en yüce
Olan'ın gücü senin üstüne gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal,
Tanrı Oğlu denecek."
Yukarıda anlatmak istediğimiz gibi, eğer bir kişi inancımızı doğru olarak
algılamak, en azından bizim neye inandığımızı tam olarak bilmek istiyorsa;
Mesih İsa bizler için tam anlamıyla Ruhsal anlamda Tanrı Oğlu'dur. O
fiziksel anlamda Yüce Tanrı'nın çocuk edinmesiyle ortaya çıkan bir kişi asla
ve asla değildir. Fiziksel anlamda Tanrı Oğlu değildir ama Tanrı'nın
Ruh'undan geldiği için biz O'na "Tanrı'nın Oğlu"
deriz.
Aslında buna benzer birtakım mecazlar güncel hayatımızda da kullanılır.
"Paşa çocuğu" gibi... İşte Mesih İnancının "Tanrı Oğlu" diye kastettiği de,
bedenin özündeki Tanrı Söz'ünün Tanrı ile yakın olan Ruhsal bağını
belirginleştirmekten başka bir şey değildir.
14.Son Peygamber:
Kur'an-ı Kerim 61:6 "Ey İsrailoğulları, ben size Allah'ın elçisiyim, benden
önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir
elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim."
İncil-i Şerif/ 1.Yuhanna 2:18-28 "Çocuklar bu son saattir.
Mesih-karşıtının geleceğini duydunuz ....İsa'nın Mesih olduğunu inkar eden
yalancı değilse, yalancı kimdir? Baba'yı ve Oğul'u inkar eden,
Mesih-karşıtıdır. Oğul'u inkar edende Baba da yoktur. Oğul'u açıkça kabul
edende Baba da vardır."
İncil-i Şerif/ Galatyalılar 1:6-9 ayrıca bkz.Matta 24:11, 24 "Biz ya da
gökten bir melek bile size bildirdiğimiz müjdeye ters düşen bir müjde
bildirirse, lanet olsun ona...."
İncil'e iman eden bir kişi için bu noktada artık Mesih İsa'nın ikinci
gelişini beklemekten başka bir yol kalmamaktadır. Oysa Kur'an-ı Kerim'e göre
gönderilen bir başka Peygamber vardır.
İşte bu noktada da iki inanç birbirlerinden tamamen ayrılmaktadır. Bir kişi
İncil'e göre amel edecek, yaşamını ona göre düzenleyecekse; o zaman orada
yazılanlara tam bir imanla inanmak durumundadır. Orada yazılanlara göre
Mesih İsa yalnız bir peygamber değil; Tanrı Söz'ü ve Tanrı tarafından
gönderilmesi beklenilen Kurtarıcı Mesih'tir. Tanrı'dan bir Söz'dür. Beden
alarak dünyaya gelmiştir. Beden olarak elbette % 100 insandır. Ama öz olarak
Tanrı'nın Söz'ü olması nedeniyle de % 100 Tanrı'dır. Yine İncil'de O'nu bu
şekilde kabul etmeyenlerin olacağı konusunda bir uyarı vardır ve böyle
kişilerin ardı sıra gidilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. Böyle bir
durumda İncil'e % 100 bağlı bir kişinin, Mesih İsa'yı kurtarıcı ve Rab
olarak kabul etmeyen herhangi bir inanca yönelmesi söz konusu olmamaktadır.
Mesih İnancına göre Tanrı'nın gerçek Söz'ü , Kutsal Kitap'ta bulunan
sözlerdir. Bu sözler de Tevrat'ın ilk sayfasından Yeni Antlaşma'nın
(İncil-i Şerif) son sayfasına kadar olan sözlerdir. Çünkü bu iki kapak
arasında onlara göre Tanrı'nın net çizgisi çizilmiş ve Mesih İsa ile bu
çizgi mühürlenmiştir.
Mesih'in ikinci gelişiyle çizginin mührü açılacak, yargı kürsüsü
kurulacaktır. Bu nedenle Mesih İnanlısı, Tanrı çizgisi dışına çıkamaz.
Bu sözlerin dışında hiçbir sözü kabul edemez.
Esasında bu, Kur'an-ı Kerim için de söz konusudur. Kur'an-ı Kerim'den sonra
vahyedildiği söylenilen bir kitabı Kur'an-ı Kerim'e bütün yüreğiyle inanan
bir Müslüman'ın inanması düşünülemez. Tam anlamıyla Kur'an-ı Kerim'e uyan
bir Müslüman'ın, Bahailerin kitabını kabul etmesi, Kur'an-ı Kerim'i inkar
etmesi demektir. Çünkü Kur'an-ı Kerim, İslam inancına göre en son kitaptır.
Saygılarımızla
Kutsal Kitap Araştırma Merkezi
0216 418 7907
Çağrı Merkezimize mesai saatleri içinde ulaşabilirsiniz.
www.kutsalkitap.org
Sitemizden ücretsiz İncil isteyebilir, ya da operatörlerimizle canlı
CHAT yapabilirsiniz.

2. benim verdiğim cevap :

From: hayrullahmeral [email protected]
Date: Wed, 20 May 2009 16:43:44 +0300
To: XXXXXXXXXXX
Subject: Cvp: (no subject)

Merhaba XYXYXY,

Bağışlaması, esirgemesi, merhameti ve ihsanı çok bol olan Allah'ın
tanımlaması ile söze başlarım,

aslında ben sizlere soru sormadım. Sadece Doğmamış, doğrulmamış ve TEK olan
Allah'a iman etmeye davet ettim. bu davetime icabet edersiniz, etmezsiniz.
bu tamamen sizin vereceğiniz karardır ve verdiğiniz karar ve akebinde
yaptığınız ameller ile karşılığını yine hem bu dünyada hem ahirette her
şeyden münezzeh olan yüce Allah tarafından bulacaksınız.

Aşağıda yazdığınız detaylı açıklamalarınız için teşekkür ederim. teker teker
yazdıklarınıza cevap vermeyeceğim, ancak bir kaç cümle aktarmak istiyorum.

Öncelikle islam kavramına açıklık getirelim. islam, tam bir teslimiyet ile,
yüce Allah'a HİÇ BİR ŞEYİ ortak koşmadan, sadece O'na ve O'nun emir, yasak
ve tavsiyelerine TESLİM olmak demektir. Allah'a ortak koşmak, kişilerin
farkında olarak veya şeytanın kendilerini Allah ile aldatarak, yani
yaptıklarını ve inançlarını kendilerine doğru göstererek farkında olmayarak
yapılır. Örneğin sizin içinizde bulunduğunuz durum bu ikisinden birisine
kesin olarak girmektedir.

Dünyadaki insanlar adına İsa peygamberin günahlarına kefaret olarak öldüğünü
ve buna karşılık ondan sonra gelen tüm insanların zaten cenneti
garantilediğini söylüyorsunuz. O zaman ben, Kuran ile tüm insanlığa
bildirilen emire göre incil, tevrat ve zeburun da Allah kelamı olduğuna,
aynı zamanda isa, musa, davut, yusuf, zekeriyya gibi kuranda bize bildirilen
ve bildirilmeyen bütün resullere, elçilere, peygamberlere iman ettiğime
göre, zaten cenneti garantilemiş durumdayım. Öyleyse, her türlü günahı
işleyebilirm. Diğer bir deyiş ile nefsime hoş gelen ancak toplumsal huzuru
ve barışı bozabilen her türlü AKSİYONU yapabilirim. Bu akla ve mantığa uygun
mudur?

Basit olarak insanların kurdukları hukuk sistemlerinde bile, her suçu
işleyen birey işlediği suç ile yargılanır ve vatandaşı olarak sorumlu
bulunduğu hukuk kuralları içerisinde cezasını çeker. Buna rağmen, her şeyi
kusursuz yaratan yüce Allah, insanı başıboş bırakır mı sanıyorsunuz?
Elbetteki, herkes yaptığından sorumludur ve yaptığı iyilikler karşılığını
kat kat bulurken, yaptığı kötülükler ise misli ile cezalandırılacaktır.

Kurana göre, bir insan, bu dünyada yaşadıklarından ötürü cehennemlik olmuş
ise, orada sonsuz kalacaktır. Cehennemde günahlarına karşılık sayılı günler
azap görüp, daha sonra sonsuz cennete gidecek olması sadece bir yahudi
mantığıdır ve bu mantık Bakara suresindeki ayetler ile çürütülür. Yani insan
için ya sonsuz cehennem ya da sonsuz mükafat vardır. aşağıdaki kuran ayetini
yorumlayışınız yanlıştır. Bir insanın sonsuz cehennemlik oluşu, o kişinin
dünyada yaptığı ammeller ile doğru orantılıdır. Her kim bir günah işler ve
bu günahı onu çepeçervre kuşattığı halde, ölüm ona geldiğinde, o kişi sonsuz
olarak cehennemlik olur. Zaten, gerçek yaşama baktığımızda bu durumu açık
olarak görürüz. Eğer bir insan, yaptığı kötü ameli ile yüzleşmeyip, allah
tan bağışlanma dilemez ise, yavaş yavaş yaptığı kötü ameller kendisine doğru
ve güzel olarak gözükmeye başlar ve günahları onu çepeçevre kuşatır. Önemli
olan, insanın yaptıkları ile dürüst bir şekilde yüzleşebilmesidir. Meşhur
bir söz vardır, hırsızlık yapana 3 gün hırsız derler, ancak çaldıkları büyük
miktarlar olup, bir de takım elbise ile kendilerince güzel sanılan makamlara
geldiklerinde kendilerine beyfendi derler. Elbetteki, bu beyefendi
tanımlamasıi o kötü amel işleyeni iyice azdırır, cesaretlendirir.

Teorik olarak ne kadar konuşursak, konuşalım sonuçta bir yere varamayız. O
sebeple yaşamak gerekiyor, bildiğimiz doğrularımızı. Bir çok avrupalı iş
arkadaşım olmuştu ve kendilerini bağlı bulundukları hristiyanlık dini ile
sömürüldüklerini düşündüklerine şahit oldum. Hakeza aynı durum kendilerine
müslümanım diyen, ancak kuran ile uzaktan yakından bir alakaları olmayan
insanları da biliyorum. Aslında, Kuran, incil, tevrat, zebur ve diğer bütün
allah kelamı olan kitaplar Allah kelamıdır. Buradaki ayrıntı şudur, nasıl
ki, kuran son kitap olarak korunmuş olsa da, hadis, fıkıh, ilmihal adı
altında insan yapımı, çıkarlarına göre sonradan yakıştırmalar yapılarak,
gerçek yaşamda yaşanılan islam özünden sapmış ise, incile de, hadis, isa
peygamber sözü adı altında, zamanlarında kendi çıkarlarına göre bozulmuş bir
yapı vardır. Kuran'ın bu noktada ayrılan tek tarafı, içerisine hiç bir
şekilde allah kelamından başka bir söz karıştırılamamış olmasındandır. zira,
bu Allah'ın dilemesidir, çünkü ahir zaman kitabıdır. son kitaptır. Bunu
bilen şeytan da, zamane müslümanları hadis, fıkıh ve ilmihal adı altında
sonradan uydurma bilgiler ile, öz Allah kelamı olan Kurana göre yaşamaktan
alıkoymaktadır. İtiraf etmeliyim ki, isa peygamberi RAB edindiğiniz gibi,
günümüz müslümanların bir çoğu Muhammed peygamberi de farkında olmada RAB
edinmişlerdir.

Son söz olarak, Allah adına, sizleri Allah'a ortak koşmamaya, isa'nın da,
onun bir kulu ve elçi olduğuna, aynı Muhammed gibi iman etmeye davet
ediyorum. Allah birdir, tektir, her şeyden ve her türlü yakıştırmadan
münezzehtir. Doğmamıştır, doğrulmamıştır. O'nun hiç bir şeye ihtiyacı
yoktur, ancak biz aciz insanların allaha ihtiyacı vardır.

Selametle,
 
HAYRULLAH MERAL



__________________
Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Yukarı dön Göster hasanoktem's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasanoktem
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats