>
Istirahat etmek için bir odaya çekilir. Tam yatmak üzereyken rafta gözüne Kuran-ı Kerim ilişir. Saygısından yatamaz. Kuran’ı alır okumaya başlar, sabaha kadar tam 6 saat Kuran okur.
Sabah ezanına doğru elinde Kuran uykuya dalar. O esnada bir rüya görür. Rüyasında kendisi Şeyh Edibali’nin yanında yattığını görür, Edibali’nin göğsünden bir hilal doğar, hilal yükseldikçe büyür ve dolunay haline gelir ve sonra kendi göğsüne girer. Daha sonra göğsünden bir çınar ağaçı büyümeye, yükselmeye başlar. Çınar ağacı o kadar büyür ki dallarının gölgesi bütün dünyaya kaplar.
Osman Bey rüyasını Şeyh Edibali’ye anlatır. Edibali de şöyle yorumlar; ‘oğul Osman Hak Taala sana ve soyuna hükümranlık verdi mubarek olsun. Kızım Malhun Hatun senin helalin olsun der.’ Allah o gece uyumayıp Kuran okuduğu 6 saate bedel soyuna 6 asır hükümranlık vermiştir.
Bu rüyayı neden yazdığımı anlamışsınızdır. Sarayda doğan son şehzade Ertuğrul Efendi böbrek ve solunum yetersizliğinden önceki gün vefat etti. 7 asır önce görülen bir rüya ile başlayan bir hanedanın son temsilcisiydi.
Naaşı dedelerinden Sultan Ahmet’in yaptırdığı Sultanhmet camiinden kaldırılacak. Ardından da gene dedeleri Sultan İkinci Mahmud, Sultan Abdülaziz, ve 2. Abdülhamit’in yanına defnedilecek.
Osmanoğulları hanedanı bu milletin gönlünde silinmez bir iz bırakmıştır. Hem de eğitim sistemimizde o kadar kötülenmesine rağmen. Eskiyi unut yeni yolu tut denmesine karşılık bu millet Osmanoğullarını unutmamıştır. Siyasetin ve ideolojinin eli milletin kalbine uzanamamıştır.
Medyamız bu sefer milletimizin hissiyatı ile paralel yayın yaptı ve Ertuğrul Efendi’nin vefat haberini birinci sayfalarından verdi.
Ertuğrul Efendi’nin vefatı ile Fethullah Gülen Hocaefendi de bir taziye yayınladı. Taziyesi aynen şöyleydi;
“Kaderleri milletimizin kaderiyle birleşen asil bir ailenin mensubu olarak dünyaya gelmiş, sırtında şanlı bir geçmişi taşımanın gerektirdiği temkin ve teyakkuzla hayatını idameye çalışmış, gurbet içinde gurbet yaşasa da milletini ve onun devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini rencide edecek davranışlardan itinayla uzak durmayı milletine karşı bir vefa borcu bilmiş, kıymetli insan Ertuğrul Osman Osmanoğlu Beyefendi'nin vefat haberinin teessürü içindeyim. Merhuma Allah (cc)'dan rahmet ve mağfiret diler, Osmanoğullarına, merhumla aynı kaderi paylaşan muhtereme eşleri Zeynep Osmanoğlu Hanımefendiye ve tüm sevenlerine taziyelerimi arz ederim.”
Bu ramazanda gördüğüm en güzel şeylerden biri de Kültür Bakanlığının İstanbul’da bulunan Osmanlı hanedanına ait türbelerin onarımını bitirip ziyarete açması oldu.
Ben de fırsatı kaçırmadım tabii ki. Tek tek ziyaret ettim, dualar okudum. Ziyaretim esnasında dikkatimi çeken halkın hanedan türbelerine olan ilgisi oldu. Türbelerin içi tıklım tıklımdı.
Bir Evliyaullah türbesine girer gibi büyük bir edep ve hürmetle insanlar içeriye giriyor, dualarını ediyor ve saygı ile huzurdan ayrılıyorlardı. Sadece sultanın sandukasına değil, eşlerinin ve çocuklarının sandukalarına da o saygıyı gösteriyorlardı.
Türbeden çıkarken birden aklıma geldi, Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim’ü ve Özal’ı saymazsak Cumhuriyet dönemi cumhurbaşkanlarımızın kabirleri de böyle ziyaret ediliyor muydu acaba?
Mesela 1984 gibi çok eski olmayan bir tarihte vefat etmiş 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün kabrini ziyaret eden var mıdır? Peki, kabrinin yerini bilen, hatırlayan?
Nedendir acaba bu milletin Osmanoğullarına bu kadar hürmeti? Üstelik aradan geçen bunca asırlara rağmen.
Erkam Tufan AYTAV / Haber 7
[email protected]