Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İçin Rahat Etsin Ey Firavun
İsrailoğulları Senin Yanında, Musa’yı Irmakta Onlar Boğdular
Mehmet Yaşar Soyalan
[email protected]
"Gerçek şu: Firavun yeryüzünde büyüklenmişti de kendi halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu aşağılayıp eziyordu; erkeklerini kesiyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. O gerçekten müfsidlerdendi.." (28/4)
Rahat et Firavun, sen rahat et! Şeytanın rahat etsin. Neden korkarsın anlamak çok zor. Musa sanırsın her İsrailoğlunu,
Oysa her biri, Sen ücret de vermeden, Doyurmadan da karınlarını Adamlarından farksız, hatta daha içten Kulluk ediyorlar sana. Boşuna yorulma toplatmak için kitaplarını, Sana kalmadan onlar kapatıyorlar. Zaten çok oldu açmadılar İçinde ne yazıyor onu da bilmiyorlar. Çok değil bugün yarın onları da yakacaklar. Rahat et ey Firavun sen rahat et! Boşuna genç adam arama kafalarını uçurmak için köşede bucakta Ya kadınlaşmış erkekler ya kocamış çocuklar hepsi. Biliyorum Musa'yı arıyorsun Keşke Musa sağ olsaydı da kahrından sürünseydin Ama üzülme! Çok oldu, Musa boğuldu ırmakta...
Firavun günümüzde oldukça rahat, işleri oldukça kolaylaşmış. İsrailoğullarını sindirmek, istenilen şekilde kullanabilmek için artık, erkeklerini kesip kadınlarını fahişe gibi kullanması gerekmiyor. Sağda solda Musa arayıp, insanları onun aleyhinde kışkırtmasının da hiç bir anlamı yok. Hele Musa'ya rakip olsun, sözlerini örtüp, çarpıtsınlar diye sihirbazlar tutmasına da gerek yok. Artık İsrailoğullarını çalışma kamplarında zorla çalıştırmak için ordular beslemesi de gerekmiyor. Hele hele onları parti parti, grup grup yapıp, birbirine düşürmek için böl-parçala-yut politikaları üretsinler diye bir sürü paragöz adamı bir araya toplayıp, onları gece gündüz çalıştırması, onlara çuvallar dolusu dolarlar harcamasının da bir anlamı yok. İsrailoğulları güçleniyor, kurumlaşıyor, zenginleşiyor diye üzülmesi, tansiyonunun yükselmesi de gereksiz. Artık Onların şirketlerini nasıl batırırım, grublarını nasıl dağıtırım diye fermanlar buyurup, teşkilatı mahsusalar ihdas ettirmesi boşuna gayretten başka bir şey değil…
Görünen köye kılavuz istemez, Firavun günümüzde oldukça rahat; gününü gün ediyor, bu dünyanın tadını çıkarıyor. Artık Musa rüyalarına girmiyor. Musa'nın öldüğüne o da inanmış. Sarayında yeni bir Musa'nın yetişmeyeceğini de biliyor. Kendi adamlarından biraz kaygılı ama, Musa olmayınca onların da pek işe yaramayacağını biliyor. Hem "Musa olmayınca bizim adamlar ortaya çıkamaz" diyor. O kendisinden oldukça emin. Firavun çok rahat, hayatını yaşıyor.
Firavunu rahatlatan şey, ne kazıklar sahibi olması, ne de her gün binlerce sihirbaz üreten teknolojinin emrine amede kılınması. Ne Haman'ın ne de Karun'un kendini desteklemesi. Onu rahatlatan şey her bir İsrailoğlunun, bir Haman, bir Karun, Musa'nın karşısındaki bir sihirbaz, hatta bir Firavun olması. Artık Firavun ölse de gam yemez. Gözü açık gitmez. Tahtına kimler oturacak diye veya tahtım el değiştirecek diye kaygılanmaz. Artık tahta kimin oturacağı aslında o kadar önemli de değildir. Ha bir Kıpti oturmuş, ha bir İsrailoğlu hiç fark etmez. Belki de bir İsrailoğlunun oturması daha da uygun olacaktır. Bir Musa'nın çıkacağına hiç mi hiç ihtimal vermiyor. Çünkü İsrailoğullarının varlığının Musa'nın varlığına engel olacağını biliyor. Firavun daha çok İsrailoğullarının başına bir iş gelmesinden korkuyor.
Etrafındakilere de sıkı sıkı tembihliyor "Aman ha İsrailoğullarına iyi davranın, onları üzmeyin, hatta hazineyi onlara devredin" diyor. Etrafındakiler, biraz 'mırın kırın' etseler de böylesinin kendileri için daha iyi olacağını onlar da biliyor.
Firavun mutlu. İsrailoğulları da çok mutlu görünüyor. Cemaatleri büyüyor. sayıları artıyor. Yeni binalar yapıyorlar, kocaman kocaman fabrikalar kuruyorlar. Okullar açıyorlar, yeni yeni kurumlar oluşturuyorlar. "Ne mutlu İsrailoğullarındanız diyenlere" diye de andlar içiriyorlar, Arz'ı Mev'ud şarkıları söyletiyorlar öğrencilerine. Bankalar açıyorlar faizli, faizsiz. " (Mallar) içinizden yalnızca zenginler arasında dolaşan bir devlet (servet) olmaya.." (59/7) düsturu onlar için anlamını kaybedeli çok olmuş. Firavun, İsrailoğullarını en çok yine bir İsrailoğlunun sömürdüğünü biliyor. Onun emeğinin, alın terinin karşılığını vermiyor diye içi içine sığmıyor. O bunu görüyor, biz bile bu kadarını zor yapardık, yeni Musaların çıkmasına ortam mı hazırlardık diye çekinirdik diye iç geçiriyor... Sömürülen, zulme uğrayan her İsrailoğlunun zalim olmak için fırsat kolladığını da biliyor. Firavun bunu biliyor da onun için gözü arkada değil.
İsrailoğlları senede bir kaç kez hem de onlarca yavrulayan kediler gibi yeni yeni gruplar partiler doğuruyorlar. Firavun bunu görüyor bu yüzden çok sevinçli. Kardeşlerinin ölmüş veya ölmemiş etlerini günde şu kadar yediklerini de görüyor da "şu kesme işini bırakmakla iyi etmişiz, yoksa etini yiyecekleri İsrailoğlu bulamayacaklardı" diyerek mutluluğu bir kat daha artıyor. Hatta Firavun İsrailoğullarının "kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekle" aşırıya kaçtıklarını düşünüyor. Ama neme lazım, demokrasi var, işlerine niye karışayım, bu kadar kusur her toplumda bulunur diye kendini teselli ediyor. Firavun "şu İsrailoğulları iyi ki var, ülke emin ellerde" diye seviniyor.
www.fikriyat.net
__________________ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini anlamayan...
Can Yücel
|