HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: KURAN DEĞİŞMİŞ MİDİR ? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

İlgili Konu: Mushafin Tertibi hatali mi?




__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
kartveli
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 18 ekim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kartveli

yüce Allah eğrisi büğrüsü olmayan bir arapça diyor
bizimkiler hala eğilip bükülmüştür diyor işte bende bunu bir türlü annayamadım gitti
Yukarı dön Göster kartveli's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kartveli
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

 Merhaba

Kuran'in korunmuslugu konusu irdelenirken,bu konuya referans gosterilen ayetler malesef gelenekcilerin   mantigindan pek oteye gecmiyor.

"Zikri biz indirdik, kesinlikle onun  koruyuculari biziz." 15/9ayetini  "Ey kendine zikir indirilen sen  kesinlikle  bir mecnunsun"15/6 ayetinde  musriklerin baslattigi nakledilen  bir tartismanin devami olarak dusunursek konu acik bir sekilde aydinlanmis olur.  Musrikler inatla Resulullahi mecnun-cinlenmis olarak tanimliyorlardi . Bu olumsuz bir tanimlama idi. Cunku cinler, sefaat mercileri sayilan meleklerden Allah'a dogru yukselen  uluhiyyet hiyerarsisinde yer almiyorlardi.Adeta  metafizik alemin yaramaz cocuklari gibi gorunuyorlardi. Super guc sahibi olan bu varliklar insanlardan bazilarini secip onlar uzerinde sulta kuruyor ve onlara korsan  gayb bilgilerini aktariyorlardi. Bu kimselere mecnun deniliyordu. Bunlara genelde Sair ve Kahin  cevrelerde rastlaniyordu. Bu cevre mevcut sistemin  egemen sinifina hizmet vermekteydi. Mekkelilerin Muhammedi, sembolik eskallerle tapinarak tazim ve ikramda bulunduklari melekler yerine, kasitli olarak cinlerle iliskilendirmelerinin sebebi buydu. Bu yanlis saplantilara karsi Kuran israrla ;Muhammed'in mecnun olmadigini savunur, Kuran Allah'in indirmesidir cinlerin degil, Cinler Vahyin iletiminde hicbir mudahele gucune sahip degildirler,Meknun  Kuran'a onlar dokunamazlar.Onu indiren Allah onun bizatihi koruyucusudur.   

Insanliga intikalinin ardindan Allah'in ustlendigi bu fiziki koruyucuk sureci tamamlanmistir. Onun takipcileri onu korumakla mukelleftirler. Butun vahiyler icin bunlar musterek hususlardir. Allah Tevrat ve Incil'i ve diger vahiyleri Kuran'i korudugu gibi korumustur. Kuran icin resulune  verdigi teminati diger resullerine indirdikleri icinde vermistir.Inananlara Resuller arasinda ayirim yapmama tenbihinde bulunurken bunu bizatihi kendisi yapmaz.Allah acisindan Kuran diger vahiylerden farkli bir statuye sahip degildir.Diger vahiylerin basina gelenlerin  Kuran'in basina gelmemesi  Resul ve inananlarin bu husustaki hassas tutumlaridir.  Baska bir konuya muteallik olarak yazdigim kisa bir yaziyi bunun devami olarak kopyaliyorum. Bu kisma kadar  yazilanlarin tekrari niteliginde kisimlar mevcut oldugundan oturu kusura bakmayin.

 

  Sirf gunumuzde , duvarda asili mushafa tapinircasina deger verip icerigi hakkinda bihaber yasayan milyari askin insan var. Bunlar Allah tarafindan harfiyyen  korunmus bir Kuran inancina sahipler.    Inancim  sorgulayarak ve ardindan ikna olarak olusmus ve devam ediyorsa o zaman bir deger tasir. Butun insanlarin filozof olmasini bekliyemeyiz,ama bu ise oncu saflarda soyunan kimseler bu misyon neyi gerektiriyorsa onu edinmekle mukelleftirler.  

Vahiy konusunu keyfiyet acisindan inceleyip matematiksel formullerle aciklama imkanina sahip degiliz. Resul dahi kendisine ulasan vahyi keyfiyet acisindan izah kapasitesine sahip degildir. Kuran’da bu hususa istinaden  bazi veriler mevcuttur.    Sura/51 de verilen detay genel bir anlatim olup, bunun tam  olarak nasilligini anlamamiza   yeterli degildir. Vahiy inis zemini olarak kalp tanitilir2/97.Bu inis o kadar acik ve nettir ki   gonul gorduklerinden supheye dusmeyecek kadar emindir53/11. Kalbe okunan , kendi mantiginin urunu ile karismaz derecede belirgin kilinmistir, Onun okudugu kendi mantiginin dile getirilisi degildir 53/3,4. Oyle ki,Resuller fitnecilerin manupulasyonlarina maruz kalmislardir17/73. Insani duygularin tesiri altinda kalip vesvese yasamis, bu tesir, aninda  Allah tarafindan sona erdirilmistir 22/52. Allah Zikr’i bizatihi korumayi ustlenmistir 15/9.

Kendisine vahyedileni  okuyan resul ve ona inananlar,kendilerine korunmus olarak iletilen Zikr’i  koruyarak uygulamakla mukelleftirler.5/44. Allah bu gorevi ustlenenlere  tam destegini vermistir. Kuran’in  vahyedilisinin ardindan oncelikle ezberleme ve bilahere yazili kayda gecme hususunda emir beklemeksizin bu gorevi ustlenen inananlar Kuran muhafizlaridir. Sirf Kuran sevdasi ile Arap dilini konusma dilinden, mukemmel yazim diline cevirenler Kuran’in gunumuze,  tek versiyonda ulasmasinda buyuk pay sahipleridir. Kendi kaderine birakilmis Kuran, Tevrat ve Incilin akibetine ugrayabilirdi.

Evet Kuran vahyedilirken bizatihi Allah tarafindan, vahyedildikten sonra  Allah’in yardimiyla inananlar tarafindan korunmustur. Bunda  rahatsiz edici  hicbir husus goremiyorum. Kuran’in kutsalligi hangi yolla korunursa korunsun degismeyecektir. Biz Kuran’i tanidikca onun Alemlerin rabbinin eseri olduguna ikna oluyoruz.

Elimizdeki nushanin inzal keyfiyetinden ziyade icerigi  ona olan inancimizi pekistirmeli. Cunku Kuran insanin fitratina hitap etmektedir. Kuran, hem  ic dunyamizda hem de gozlemledigimiz  dis alemde butun isaretlerle ortuserek hakikatini bize haykirmakta ve kalbimizi ikna etmektedir. Bu durum acisindan vahyin ilk muhataplariyla bir farkimiz bulunmamaktadir. Neticede onlarda Kuran’a boyle iman etmislerdi.

 

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
muhliskul
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 26 nisan 2007
Yer: Australia
Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muhliskul

KUR’AN’IN CEM’İ MESELESİ ÜZERİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM
Tarih: 2.10.2002 Saat: 20:50 Gönderen: yasar

Araştırmalar Gerek Müslüman bireylerin hayatında, gerekse Müslüman topluluklar üzerinde Kur’anın etkisi herkesin malumudur. Bu etki, Kur’anın nazil oluşundan 1500 sene sonra yani bugün,02.10.2002 tarihinde de, hala canlı ve etkili bir şekilde sürüyorsa, indiği dönemde bu etkinin çok daha yoğun olduğunu, Müslümanların sosyal, kültürel, ekonomik kısacası bütün ilişkilerini Kur’ın’ın belirlediğini söylemek büyük bir iddia sayılmaz. Kur’an’ın kendi içeriğine, ve ilk dönem metinlerine baktığımızda bu etkinin izlerini, yani kültürel, aktüel ve sosyal boyutlarını görmemiz mümkündür.

İndiği dönemde, hem Müslüman bireylerin hayatında hem de toplumsal hayatta bugünkünden daha etkili olan, sosyal kültürel, ekonomik, siyasi, hatta ailevi elbette dini bütün ilişkileri yeniden belirleyip düzenleyen bu kitabın/mesajın, gerek kaynağı, gerek içeriği, gerek bağlayıcılığı gerekse günlük hayattaki rolü ile ilgili olarak bir ortak bilincin, onu sahiplenme kültürünün ve bir ortak kanaatin mevcut olması gerekir. Kur’an, indiği dönemde hayatın her boyutunu yönlendiriyor ve bütün statüleri ve ilişkileri o belirliyorsa, o sadece yöneticilerin ulaşabildiği bir metin değil, her bir bireyin rahatlıkla ulaşabildiği bir metin olması gerekir. Bu metne her bir bireyin rahat ve kolayca ulaşabilmesinin yolu da , metinin toplum içinde dolaşımının yaygın ve ona ulaşımı engelleyecek kuralların ve sınırlamaların bulunmamasından geçer. Metin ile birey ve toplum arasında bir mesafenin ve bazı sınırların ve sınırlamaların bulunması hem onun sahiplenilmesini hem de yaygın bir şekilde kullanılmasını, yani birey ve toplumun onunla içli dışlı olmasını engeller.

Bir bireyin veya toplumun bir metinle içli dışlı olması demek, onu günlük hayatının her aşamasında yaşaması ve kullanabilmesi demektir. Onu özümsemesi, içselleştirmesi demektir. Onun birebir bir konuşmalarda, aile hayatında, ticarette, bireylerin ve toplumun eğitiminde, toplumsal iş bölümünde, kısacası insanı ve hayatı ilgilendiren her alanda ve ortamda yoğun ve yaygın bir şekilde kullanılması demektir. Bir şeyin etkisi ve gücü, bir yerde dolaşım yaygınlığını ve kolay ulaşabilirliğini de ortaya koyar. Kur’an bu gücü ve etkiyi sağlamış metinlerin başında gelir. Metnin birey ve toplumla sıcak iletişimi sonucunda çölden bir hayat fışkırmış ve yeryüzünün özgürlüğü, refah ve huzuru için bir örnek ve model oluşturmuştur

Kur’an’ın bu etkisi, muhataplarıyla kurduğu ilişki ve bağda yatmaktadır. Kur’an muhataplarıyla bu bağı nasıl kurmaktaydı? Kuran’a indiği dönem Müslümanları veya diğer bireyler nasıl ulaşabilmekteydiler? Onu bütün olarak, yazılı bir metin halinde elde edebiliyorlar mıydı? Metne ulaşabilmek için ne tür bir mekanizma vardı? Onu hangi araçları kullanarak, nasıl elde edebiliyorlardı? Kur’an’a ulaşmanın, onunla sıcak ve kalıcı bir bağ kurabilmenin, onu, yazılı bir metin olarak elde etme dışında başka bir yolu bulunmakta mıydı? Örneğin onun ezberlenmesi, bireylere, onu günlük hayata taşıma olanağı veriyor muydu? Pratikte, Kur’an’ı bir bütün olarak, herkesin ezberlemesi söz konusu olamadığına göre bu ezberlenme olayı nasıl mümkün olmakta veya bu pratik kullanılırlık nasıl sağlanmaktaydı? En önemlisi de bu ezberleme işi, hangi sistematik içerisinde, hangi usul ve yönteme göre yapılmaktaydı? Kur’an bir defada nazil olmadığına, ayetler ve sureler topluca bir bütün halinde gelmediğine göre ezberleme işi nasıl gerçekleşmekte, hafızlar ayetleri birbirinden nasıl ayırt etmekteydiler? Yeni gelen bir ayet nasıl ezberleniyordu? Yani, hangi surenin veya ayetin devamı veya parçası olduğuna nasıl karar veriliyordu? Daha doğrusu bu gelen yeni vahiylerin nasıl, hangi sure veya ayetlerin devamı olarak ezberleneceğine kim nasıl karar veriyordu?

Buna hafızların kendileri karar veriyor olamazlar. Herkesin kendine göre bir yaklaşımı,önceliği veya önem sırası olduğundan ne ayetlerin sıralamasında, ne de Kur’an’ın içeriğine ilişkin bir başka konuda bir bütünlükten ve bir fikir birliğinden söz etmek mümkün olmaz. Eğer ayetlerin sıralamasına hafızlar karar veriyor olsalardı her hafızın kendisine göre bir sıralaması olur, bu da ayetler arasında bir ahenksizliğin, bir uyumsuzluğun hatta bir çelişkinin oluşmasına neden olurdu. Sonuçta bu ahenksizlik, düzensizlik ve çelişkiler toplumda da yansımasını bulur, bir kargaşa ve tartışmaya neden olurdu. Bu durum sadece toplumsal kargaşa ile sınırlı kalmaz, Kur’an’ın bir bütün olarak toplanmasını ve herkesi bağlayacak bir metin olarak ortaya çıkması mümkün olmazdı. Eğer böyle olsaydı üzerinde herkesin ittifak ettiği bugün elimizde bulunan bu metin de ortaya çıkmazdı. Belki o zaman Kur’an için tehlike çanları çalabilirdi. En azından incillerin başına gelen Kur’an’ın da başına gelir, sıralası farklı çok sayıda Kur’an ortalıkta dolaşırdı.

Ancak böyle bir şey olmadı. Çünkü gerçek durum böyle değildi. Ayetlerin metin içine yerleştirilme işi hafızların veya yazıcıların insiyatifinde olan bir konu değildi. Bu işe hafızlar veya yazıcılar karar vermediğine göre bu karar kime aitti. Hakim rivayetlerde çeşitli şekillerde ifade edildiği gibi ayetlerin nereye metnin neresine, hangi bölümüne yerleştirileceğine bizzat Peygamber Hz. Muhammed’in kendisi mi karar veriyordu? Bu karar nasıl ortaya çıkıyordu?Bu, vehbi bir karar mıydı yoksa kesbi bir karar mı? Yani bu karar, Hz Muhammedin kendi şahsi kararı mıydı? Yani anlayışının, sezgisinin veya şahsi içtihadının bir sonucu muydu? Yoksa bu karar, vehbi bir karardı da, ayetlerin relere yerleştirileceğini, vahyin esas sahibi ve kaynağı olan Allah mı tespit ediyordu? Bazı hadiselerde belirtildiği gibi bu müdahaleler Allah adına bizzat melek Cebrail tarafından, onun talimi ve talimatı neticesinde mi olmaktaydı?

Burada sorgulanması gereken şeylerden birisi de, bir defada nazil olan vahiylerin özelliklerinin ne olduğuydu. Örneğin, bir defa da gelen bu vahiylerde baştan sona bir konu mu anlatılıyordu? Konunun uzunluğuna veya kısalığına göre gelen vahyin hacmi de azalıp artıyor muydu? Gelen bir vahiyde, konunun yarım bırakılıp devamının daha sonraki zamanlara bırakıldığı oluyor muydu? Örneğin İfk olayını anlatan ayetlerin birkaç defada yani farklı zaman aralıklarında gelmiş olması mümkün müydü? Mümkünse birçok sorun ile karşı karşıyayız demektir. Biz böyle bir şeyin olmasının mümkün olmadığını düşünüyoruz. Tarihsel ve sosyal belgeler bir tarafa, ilgili ayetlerin ifade bütünlüğüne ve anlatım biçimine bakıldığında hepsinin aynı konuşmanın parçaları oldukları açık bir şekilde görülür.

Gelen bir vahiy, bir konuyu tartışıp bitiriyor ve bütünü bir anlam ifade ediyorsa , bu bütünlük korunduğu sürece ayetlerin anlam ve mesaj açısından bir kaybı olmaz diye düşünülebilir. Bu düşünce insana tutarlı gibi görünmektedir. Ancak biz anlam kaybolması noktasında bir sorun çıkmasa da görsel bütünlüğün sağlanmasında bazı sorunların olabileceğini düşünüyoruz ki bu da önemli bir sorundur. Bu durum metnin ezberlenmesini de zorlaştırır. Bu başarılsa bile başka sıkıntıların oluşması engellenemez. Böyle bir durum söz konusu olsaydı, bu günkü süre yapısının ve dizilişinin önemli ölçüde değişmesi gerekirdi. Nüzul sıralamalarında olduğu gibi farklı dizilişlerde metinler ortaya çıkardı. Özellikle Kur’an’ın bir eğitim kitabı olarak da kullanıldığı düşünülürse, bu durum bir çok tartışmayı ve sıkıntıyı da ortaya çıkarırdı. Ancak böyle bir tartışmanın ve sıkıntının yaşanmamış olması, ayetlerin sıralanması ve yerleştirilmesi konusunda bir bütünlüğün ve ortak hareketin olduğunu gösterir. Bu ortak karar elbette kendiliğinden değil, Resulullah Muhammed’in talimatı doğrultusunda oluşmaktaydı.

Öğrenim işiyle ilgilenenler bilirler; ezberleme işi sanıldığı kadar kolay değildir. Hele ezberlenen şey tamamlanmamış bir metin ise, metinler yeni eklerle birlikte yeniden, yeniden ezberlemek durumundaysa iş daha da zorlaşır ve özel bir uğraşı gerektirir

Ne peygamberin sağlığında ne ölümünden sonra, Kur’anın neliği, keyfiyeti, bütünlüğü, sıralaması, dizayn ve muhtevası ile ilgili bir tartışmaya rastlanmıyor olması, o dönem Müslümanları arasında bir konsensüsün bir anlayış birliğinin olduğunu gösteriyor. Özellikle ayetlerin metnin bütünü içindeki yeri konusunda herhangi bir ihtilaf ve tartışmanın mevcudiyetinin hiçbir kaynak tarafından aktarılmamış olması, en küçük ihtilafları bile diline dolayan, marjinal ve aykırı grupların bile böyle bir iddiada bulunmamış olmaları bir anlayış birliğinin olduğunun önemli bir delilidir. Çünkü Peygamberin vefatından hemen sonra bile en küçük ihtilafların, hatta farklı görüşlerin, sonraki ihtilaflarda argüman ve malzeme olarak kullanıldığı, bu nedenle en küçük ihtilafların ve ayrılıkların önemli veya büyük hadiselermiş gibi aktarıldığı, bu ipe sapa gelmez iddiaların bir çoğunun, bugün bile bazı mezhep ve fırkalarca hala yaşatılmaya çalışıldığı herkesin malumudur. Yine ilgilenenler bilir ki bu iddiaların birçoğu kitapların tozlu sayfaları arasında hala yaşamaktadır. İşte ayetlerin dizaynı ve sıralanışı konusunda en aşırı uçların bile susması, kendilerini haklı çıkaracak bir malzeme ortaya konamaması bu konudaki fikir birliğini ve herhangi bir ihtilafın olmadığının en açık kanıtıdır. Bir konsensüsün mevcudiyeti ve herhangi bir ihtilafın söz konusu olmaması, Kur’an ayetleri arasında bir bütünlüğün ve bu ayetlerin dizilişleriyle ilgili, bugün bizim bütün boyutlarını tam olarak kavrayamadığımız, belki de göremediğimiz bir sistematiğin olduğunu da gösterir.

Geleneksel anlayışta; “Kur’an’ın ezberlenip yazıya aktarılmasına, Cebrail tarafından her yıl kontrol edilip, vahyin son şeklinin gözden geçirilmesine rağmen, Kur’an kaybolacak endişesiyle Ebu Bekir döneminde toplatılıp bir metin haline getirildiği, oysa, daha önce böyle bir şeyin ne Rasul ne de sahabeler tarafından dile getirildiği, böyle bir talebe başta Ebu Bekir olmak üzere bir çok sahabenin karşı çıktığı, kimsenin böyle bir ihtiyaç hissetmediği” açıkça belirtilmesine rağmen Kur’an’ın toplanma işinin Ebu Bekir döneminde olduğu kanaati hakimdir. Bu yaklaşımın kendi içinde bir çok çelişki barındırması, ayrıca geleneksel rivayetler ele alındığında ipe sapa gelmez iddiaların bulunması bu tür bir yaklaşımın sonradan üretildiğinin önemli bir delilidir. Bunun başka bir gerekçesi de çoğaltma işinin rantının Hz Osman’a bırakılmak istenmemesidir.

Kur’an tarihi ile ilgli metinlerde ifade edildiği gibi, “unutulan, keçiler tarafından yenen” ayetler yoktu.Yani böyle ayetler hiç olmamıştı Hz Ömeri’in şahsında odaklaşan “hafızlar giderse Kur’an kaybolur” endişesi de sanıldığı gibi toplum tarafından paylaşılan bir durum değildi. (Bu düşüncenin Hz Ömer tarafından benimsenip benimsenmediği, böyle bir kanaate sahip olup olmadığı da belli değildir. Üstelik metinde mevcut olmadığı iddia edilen “recm ayeti”(!))gibi ayetlerin de Hz Ömer’e mal edilmesi, ona söyletilmesi de manidardır. Biz bu iddiaların Hz Ömer ile bir ilgisinin olduğuna da pek ihtimal vermiyoruz. Bu iddialarla daha sonraki yıllardaki veya asırlardaki siyasi çekişmelerin büyük rolü olduğunu düşünüyoruz.) Toplumda bu yönde (Kur’an ayetlerinin kaybolacağına dair) bir genel kanaatin/kaygının mevcudiyeti kaynaklar tarafından aktarılmamaktadır Bu anlatımlara gerekçe olarak gösterilen Yemame baskını çok sayıda Müslümanın katledilmesiyle Kur’an hafızları arasında doğrudan herhangi bir ilişki yoktur. Bu savaşta ölenlerin hepsinin veya büyük çoğunluğunun Kur’an hafızı olduğu iddiası da doğru değildir ve toplumda da bu yönde bir infial yoktur. Yapılan araştırmalarda Yemame baskını katledilen Müslümanlardan ancak ikisinin Kur’an hafızı olduğu veya toplum tarafından öyle bilindikleri tespit edilebilmiştir. Öldürülen Müslümanların büyük çoğunluğu henüz yeni Müslüman olmuş kişilerdi ve toplumda bu yönde bir infial vardı. Bu nedenle toplumda “hafızlar ölüyor, Kur’an kayboluyor, din elden gidiyor” gibi kaygı da yoktu. Olay bir terör olayıydı ve iç güvenliği ilgilendiren bir konuydu. Belki konun siyasi boyutu üzerinde durmak mümkündü ama özellikle hafızlara yönelik bir olay değildi. Yeni Müslüman olmuş bir topluluk basılmış, onlara öğretmenlik yapan kişiler de katledilmişti. Müslümanların Kuran ayetlerinin kaybolacağı konusunda bir endişeleri yoktu.

Toplumun bu rahatlığının altında, Kur’anın bütünlüğüne ve korunmuşluğuna dair hakim kanaatleri yatıyor. Çünkü onları rahatsız edecek herhangi bir durum söz konusu değil. Bu konuda bir sıkıntı yaşamıyorlar. İstediklerinde Kur’an ayetlerine ulaşıyorlar. Neyin Kur’an ayeti olduğu neyin olmadığı konusunda bir fikir birliği varr. Günlük bireysel ve sosyal olaylar Kur’an ayetlerine göre dizayn ediliyor. Ve kimse bu ayetler hakkında bir şüphe ve itiraz serdetmiyor. Dolayısıyla Kur’an ayetlerine hem sağlamlığı/mevsukiyeti hem korunmuşluğu hem de metin içindeki yeri hakkında bir anlayış birliğinin olduğu anlaşıylıyor.

Durum böyle olunca yani Peygamber Hz Muhammedin vefat ettiği günde ve sonrasında Kur’an ayetleri yerli yerinde tamamlanmış olarak sosyal hayatta işlevini sürdürüyor. Bu ayetleri yerli yerinde ve tamamlanmış metin, en azından onlarca belki de yüzlerce Sahabe tarafından ezbere biliniyor. Ve bunlar herkes tarafından da Kur’an olarak kabul ediliyor. Bazı Sahabelerin ancak Kur’an ayetlerinin bir kısmı ezberlemiş olmaları Kur’an ayetlerinin bir bütün olaürak ezberlenmediği anlamına gelmez. Zaten yapılan tartışmalar ve yaşanan olaylar Peygamberimiz vefat ettiğinde dahi Kur’an’ın bir bütün olarak ezberlendiğini ve ezberlenen metnin şuanda mevcut metnin aynısının olduğunu ortaya koyuyor.

Hz Hafsa’da mevcut olduğu ifade edilen ve muhtemelen Peygamberimize ait nüshanın mevcudiyeti elbette Kur’anın korunmuşluğu, sağlamlığı ve eksiksizliği açısından önemlidir. Ancak böyle bir metin olmasaydı bile, Kur’anın ezberlenmiş, topluma mal olmuş ve yaşanan bir kitap olması ve günlük olaylarda birebir uygulanıyor olması, onun sağlamlığı eksiksizliği ve korunmuşluğu için yeterli gerekçeleri oluşturmaktadır.

Bir metnin/mesajın sağlamlığı/mevsukiyeti ve bütünlüğü ile etkisi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Örneğin, Kur’an dendiğinde bütün toplum tarafından sadece Allah’tan gelen bir metin olması değil, dört başı mamur, ayetlerinden sure ve bölüklerin/konuların sıralanışına kadar her şeyinde bir bütünlüğün, edebi letafetin bulunduğu bir sözlü veya yazılı, özellikle sözlü bir metin algılanıyordu. Herkesin kafasındada Kur’an ile ilgili aynı şey bulunuyordu. Örneğin bugün bizim Bakara Suresinin 125. ayeti dediğimiz bölüm veya cümleye bir şekilde, bir yöntemle ulaşılıyor ve insanların kafasında aynı cümle veya bölüm canlanıyordu.

Aslında Kur’anın toplanması diye bir durumun söz konusu olmaması gerekir. Kur’anın toplanması diye bilinen şey hafızların hafızalarında hem de Hz Hafsa da ve bazı Kur’an yazıcılarında mevcut olan resmi bir nüsha haline getirilmesi olayıdır. Yani bir nevi resmi bir çoğaltılma işidir. Bu çoğaltma ve resmi metin oluşturma işinin sanıldığı gibi Hz Ebu Bekir zamanında değil, Hz Osman zamanında olduğu geleneksel anlayış da toplanması ve çoğaltılması olarak iki ayrı olay olarak takdim edilen şey aslında bir olayı Hz Osmanın dönemindeki çoğaltma olayı olduğu iddiası yabana atılır bir iddia değildir. Bu çoğaltma olayı da yine sanıldığı gibi Müslümanların “Kur’an ayetleri kaybolur” endişesinden değil, İslam devletinin sınırlarının alabildiğine genişlemesinin milyonlarca insanın İslama girmiş olmasının doğurduğu islamı öğrenme /öğretme ihtiyacından doğmuştur.

MEHMET YAŞAR SOYALAN

[email protected]

[email protected]

Yukarı dön Göster muhliskul's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muhliskul
 
Derindarbe
Yeni Uye
Yeni Uye
Simge

Katılma Tarihi: 01 temmuz 2010
Gönderilenler: 3
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Derindarbe

Selam Dostlar.

Bu sitede uzun zamandan beridir ilk yazım. Aradıgım herseye cevap buldum simdiye kadar. Kalbimin mutmain olması icin suan size ihtiyacım var. Arapcası vede tarihi bilgisi iyi olan kardeslerimin yardımına ihtiyacım var. Asagıda alıntıladıgım kısımda iddiaları gorebilirsiniz.  

Vesselam..

İDDİAYA GORE;

Aşağıdaki tabele G.R. Puin'in "Die Utopie einer kritischen Koranedition" isimli makalesninde alınmıştır. Tabelenin asıl kaynağı ise el-Sigistani'nin "Kitab al-Masahif" isimli eserinin Arthur Jeffery tarafından basımı. Benzer bir liste Theodor Nöldecke'nin "Geschichte des Qorans" (Kuranın Tarihi) kitabında da mevcut.

Tabloda kelimelerin geçtiği Sure ve ayet numaraları sütünu mevcut.
"Standardtext" sütünu kelimelerin şimdiki Kuran'da (=Kahire Kuranı) geçtiği hali.
Diğer sütünlardaki şehir/Ülke isimleri ise Kuran nüshasının isimleri: Medine nüshası, İrak nüshası, Küfe nüshası, Basra Nüshası, Şam nüshası. Bu sütunlarda kelimenin bu nüshaya göre yazılımı veriliyor.
Tablodaki ok işareti ise, ayette hangi nüshanın yazılımının şimdiki standard Kuranda geçtiğini gösteriyor.

Arapça bilmediğim için anlam değişikliği hakkında bir şey söyleyemem. Ama yazılım değişikliği olduğu kesin.

 

 

Aşağıdaki resimler E. Puin'in "Ein früher Koranpalimset aus Sanaa" isimli makalesinden alınmıştır.
 
 Elisabet Puin bu makalede Sanaa Kuran tomarlarından birisini inceliyor. Bu pörşinin özelliği ise, slinip tekrar yazılmış olması. Fakat zamanla silinen yazılar tekrar görünür hale gelmişler. Önemi ise burada. Arapça yazı dilinin gelişiminin tarihi sürecini incelemek isteyenler için bir hazine. Pörşimenin bir yüzü Davar Suresini (Sure 6) 149. atetinden159. ayetine kadar olan kısmını, diğer yüzü ise 159. ayetten Yükseklikler suresinin 11. ayetine kadar olan yazıyı içeriyor. Silinen ve tekrar görünür hale gelen yazı ise pörşimenin bir yüzünden İnek suresinin (sure 6) 87-96 ayetlerini, diğer yüzü ise yine İnek suresinin 96-105 ayetlerini içeriyor.
 
 Resimler silinen ayetleri standard Kuranın şimdiki yazılımı ile karşılaştırıyor.
 Resimlerde "StT" (=Standardtext) satırı ayetin günümüz Kuranındaki yazılış şekli.
 
 Resimlerdeki "a" satırı silinmiş olan ayetin yazılımını veriyor.
 Eğer silinmiş silinmiş ve tekrar görünür hale gelmiş yazıda daha düzenleme yapılmış ise  (silip veya kazıyıp tekrar yazma işlemi), düzenlemeden önceki hali "b" satırında gösteriliyor.
 
 Pörşimenin ön ve arka yüzü:

 

 

Şu siyah/beyaz resimde silinmiş yazı daha belirgin:

 

 

Silinmiş yazının gönümüz Kuranı yazısı ile karşılaştırmasına örnekler:

 


Yukarı dön Göster Derindarbe's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Derindarbe
 
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

Merhaba,

Yemende bir Camininin çatı katında çıkan bu yazmaları incelemiştim.

Tabi ki sanal ortamda.Bir çok tomar o kadar kurumuş ki Almanların çabalarına rağmen birleştirilemez bir halde çıkmışlar.

Almancam yazılanları anlamaya fazlasıyla yeterli ancak Arabcam için aynı iddiada değilim.
Yine de incelemede herhangi bir Somut sonuca ulaşamamışdım.
Surelerde Anlam kaymasına ve Temelde değiştirecek kanıtlara ulaşamadım.
Aynı şekilde Taşkent nushasının DİA larını inceledim.

Kalbim mutmain olsun istedim. Son olarak Rylands nushası adı altında ve şimdi ingilterede bir müzede olduğunu öğrendiğim ilk TÜRKÇE çeviriyi inceliyorum.
Ancak kişisel görüşüm odur ki bu yazmalar yarım kalmış El yazması/çalışmayı gösteriyor.
Neden çatı katında alalade bir şekilde saklandığı elbette soru işaretleri bırakıyor...
Ama "Almanların" el attığı bir işten Hayr beklemdediğimi söylemeliyim... ve Sudan hükümetine yaptıkları MAddi yardımlar mide blandırıyor.
Zira kaz gelecek yereden tavuk esirgemez Hanslar:)

Siz yine de SOMUT anlam değişiklerine rastladıysanız Lütfen burada belirtiniz Dört gözle araştıralım.
Ben daha çok Dizgi ve Tertilde sorun olduğunu görüyorum.

Saygılar...

__________________
Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba,

bizler buraya bir not yazarken bile, bazı kelimeleri yanlış yazabiliyoruz.

bunun yanında, düşük cümleler kurabiliyor, anlam kopuklukları oluşturabiliyoruz.

peki Kuran'ın gözümüzün önünde harekeli olarak durması ve bu şekilde kendi içinde müthiş bir uyum, dil  bilgisi  hatasından uzak, edebi bir şekilde duruyor olması yetmiyor mu?

bize ne hansın MÜZELERDE  bulduğu sembolleri kurana mal etmesinden?

maalesef bizde kolaycılık vardır. hep başkasının araştırdığı şeyler üzerine yorum yaparız.

Örneğin, bir ingiliz  gazetecinin M.kemal ile yapmış  olduğu bir söyleşiyi haber yaparız da, gerçekleri tbmm arşivlerinde saklarız.

o söyleşide İNGİLİZ  gazeteci ağzından M.Kemalin şöyle söylediği belirtilir :

"benim milletim Tebbet süresinin anlamını  bilse, bu kadar değer vermez"

peki biz şimdi hem bu ingiliz gazeteci yok, hem M.Kemal yok, hem gerçek arşivlerden uzağız, 3.4. kuşakların aktarmalarına inanlım ve onun üzerinde YORUMLARA mı girelim?

Bu bilimsellik midir?

demek istediğim  şu ki:

bir araştırmacının bulduğu, kuranın kopyası olarak KABULettiği, bunu Kuran üzerinde araştırma yapıyorum diye BİLİMSEL birzemine oturtmasına RAZI olup, tersiniispatlamaya çalışmanın bize ne faydası VAR?

Biz biliyoruz ki, GÖZÜMÜZÜN içine kadar sokulmuşbu Kuranı, hayatımızın her anında REHBER edindiğimiz de, birHUZUR , bir Düzen ,  bir gelişme  kaydediyoruz.

diğer din sahiplerinin yaptığı gibi kulaktan duyma bilgilerle yaşamıyor, o bilgileri kurana vuruyor ve parçalayıp atıyoruz.

Bizim ölçütümüz Kuran ve harekeli...

selam olsun..

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

Tabi o yüzden pazarcı "müslüman" kardeşim bana yaz günü 7 Liradan kavun satmaya kalkıyor :)
Sonra beni "Almancı" zannettiğini aslında 2 Liraya vereceğini belirtiyor Ehli Sünnet vel Cemaat mensubu pazarcı kardeşim.
Gidiniz bakınız evinde  duvarda asılı duran Kuran.
Değişse ne değişmemiş olsa ne? Okuma gereği duymamış ki?
Onun ölçütü Kuran.İlmühal okumuşluğuda var üstelik.

Alıntı:
diğer din sahiplerinin yaptığı gibi kulaktan duyma bilgilerle yaşamıyor, o bilgileri kurana vuruyor ve parçalayıp atıyoruz.


DİĞER DİN diye birşey olmadığını anladığımız zamanlarda gelecek inşaAllah.

selam ile...




__________________
Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

kardes kurani kerim sayfalara yazilibir sekilde indirilmediki harekeli olup olmadigi anlasilsin.nasil yazarsan yaz.kuran degismemistir.kurandaki kelimeler ve harfler uzerinde degisiklik yoktur.indirildigi sekilde muhafaza edilmistir.ama kurani kerim insanlar arasinda zamanla farkli anlasilmaya baslanmistir.kuran degismedi fakat anlayislar degisti.
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
mindar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 02 kasim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 373
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mindar

eski nüshalara bak hareke varmı...
Yukarı dön Göster mindar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mindar
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats