Yazanlarda |
|
veyselicnumbers Groupie
Katılma Tarihi: 26 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Not:
Önceki mesajda bahsettiğim
www.VeyselicNumbers.com
sitesinde EN TEPEDE "TURKCE" butonu var, türkçe
açıklama için lütfen ona basınız. Teşekkürler
|
Yukarı dön |
|
|
veyselicnumbers Groupie
Katılma Tarihi: 26 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
---------------------------------------------------------
-----------------------
--Subject: Sag/sol?
--Date: Thu, 24 Jan 2013 09:56:35 +0200
--From: [email protected]
--To: [email protected]
Veysel’cim, Açıkça anlamıyorum. Özle ilgisi olmayan
şekilsel kavramlar; sadece biz omurgalıların biyolojisi
ile ilgili olan sağ ve sol kavramları seni neden bu kadar
ilgilendiriyor?
Sağ/sol üzerine düşündün mü biraz? Sadece ön ve arka diye
bir tanım yaptığında manası olan şeyler bunlar. Bizim
gibi bütün omurgalı hayvanlarda ön ve arka tanımlı. Bu
yüzden sağ ve sol da tanımlı. Deniz anası, deniz
kestanesi yahut beş bacaklı deniz yıldızı olsak üst ve
alt var fakat ön/arka – sağ/sol tanımlı bile değil.
Alemlerin rabbine ulaşmaksa amaç, yolun bence yanlış.
Sahi amacın bu mudur? Bu değilse nedir
Sevgiler.
--From: Veysel Peru [mailto:[email protected]]
--Sent: Thursday, January 24, 2013 1:06 PM
--To: Xxx yyy
--Subject: RE: Sag/sol?
Merhaba,
Sağ/sol üzerine çok düşündüm. Hatta şunu da düşündüm,
Kuran'da (mesela Vakıa suresinde) Ashabul yemin(sağcılar)
ve Ashabüş şimal(solcular) geçiyor ya? Bunlar ahirette
nasıl sıraya dizilecekler, bir grup sağda, bir grup solda
ama kime göre? diye (herhalde birbirlerine göre olabilir,
yani arkalarından bakınca 0'lar solda ve 1'ler sağda
00000000001111 şeklinde) .
Özle ilgisi bence var. Sadece omurgalıların biyolojisiyle
ilgili olan kavramlar değil sağ ve sol. Mutlak ve İlahi
birer kavram bunlar. Kuran'da da geçiyor. ("gökler de sağ
eliyle dürülüp bükülmüştür" 39:67)
Mesela Allah'ın kaç eli var? Cevap olarak bir rakam
istiyorum. Bence 2. Bunlardan biri sağ el, ki bu Kuran'da
geçiyor. Diğeri sol el mi ben onu bilmiyorum, ben elleri
0 ve 1 olarak numaralandırıyorum, sağ el 1 nolu el,
diğeri 0 nolu el. Müşebbihe mücessime gibi düşüncelerde
değilim, ama bir şekide benim Kuran'dan anladığım
Allah'ın iki eli (elden ne kastediliyor onu tefsirciler
bilir) var. Bir tanesi de sağ el.
Bu hayat bir oyun ve eğlence. Peki oyunun tarafları kim?
Bence sağcılar ve solcular, yani cennetlikler ve
cehennemlikler. (Vakıa suresinde bir de sabıkun yani
öncüler diye bir grup daha var, ama onlar da cennete
gidiyor.)
Yani 2 sayısı var değil mi? O zaman Binary sistem de var,
iki de digit var o zaman. 1 ve 0
Bunlar mutlak şeyler, iki şey varsa eğer, iki de yön
ortaya çıkıyor, sağ ve sol, bunlar da mutlak, yani iki
şeyden üstün olan sağa geçiyor, diğeri sola geçiyor. Daha
doğrusu sağ ve sol varsa, bunlardan biri üstün. Mesela
hayır ve şer gibi iki şey var, bunlardan biri üstün.
Melek ve şeytan var. Bunlardan biri üstün. İblis(Şeytan)
ve İnsan var. Bunlardan biri üstün.
Sayılar ve sağ/sol yönleri mutlak kavramlar. Kuran'da da
geçiyor. Yok farzedilemez
Şimdi, Solcular bir gol atmış, Hintliler sayıları soldan
sağa yazmış, Arap'lar ve tüm Dünya da golü yemiş, bunu
kabul etmiş, Araplar sağdan sola yazdıkları halde
sayıları soldan sağa yazmışlar. Kuran mushaflarında da da
bu böyle. Yani BiDi. Yani çelişki.
Benim amacım bunu düzeltmek, yani sağcılar adına bir gol
atmak. Bunu yaparken amacım ne? Sizin gibi okumuş etmiş
bir insan bile sağ/sol kavramını anlamamış, ikisi de aynı
şey, ne farkeder diyorsunuz? Bence farkeder. Mutlak
olarak Sağ soldan üstündür. Bir ile sıfır yanyana
gelecekse 1 sağdadır. Size ve insanlığa bu farkı anlatmak
istiyorum.
Benim amacım bir çelişkiyi, bir yanlışı düzeltmek, bu
bana ne katar bilmiyorum, insanlığa ve müslümanlığa çok
şey katar düşüncesindeyim. Alemlerin Rabbine ulaşmak
tabiki amaç. Mutlak olan "sayılar" ve "sağ/sol"
kavramlarıyla İslami kavramlar arasında bir bağıntı var
diye iddia ediyorum. (Detayları sitede var.)
Alemlerin Rabbine ulaşmak için, bir gol atmak istiyorum,
bu fikir bir şekilde bana nasip oldu. Benden başka hemen
hemen herkese ters geliyor. Size de ters geliyor. Çünkü
herkes ALIŞMIŞ. Ama ben bunu ölene kadar da savunacağım.
Ya da birisi çıkıp fikrimi çürütene kadar ki şimdiye
kadar çıkmadı.
Ben biliyorsunuz solakımdır, sol elle yemek yemeğe
alışmıştım, ama değiştirdim, şimdi sağla yiyorum(bazan
unutup solla yesemde). Alışkanlıkları değiştirmek zordur.
Ben de zor olanı yapmaya çalışıyorum.
Benim amacım gol atmak. Kime? İblis'e yani Şeytan'a, ve
onun tayfasına, yani Ashabuş şimale, yani sol'un
ashabına. Bu bana ne kazandırır bilemiyorum, ama
insanlığa ve müslümanlığa çok şey katacağı kanaatindeyim.
"Bu seni Allah'a ulaştırmaz" diyorsunuz, ne ulaştırır
peki?
Saygılar
---------------------------------------------------------
-----------------------
--Subject: RE: Sag/sol?
--Date: Fri, 25 Jan 2013 18:31:21 +0200
--From: [email protected]
--To: [email protected]
Sevgili Veysel,
“Mecaz”ın kelime anlamını bilmediğinden şüpheleniyorum.
Kuran’daki sağ/sol ve hatta Allah’ın eli mecazdır.
Allah’ın kemik dokusu ve kas dokusu olan eli olmaz. Benim
önceki yazdıklarımı bir kez daha okumanı rica edicem
Fiziksel hayatta, biz üç boyutlu omurgalılar için sağ ve
sol, ancak ve ancak ön ve arka tanımlı olduğunda
tanımlıdır. Önü ve arkası tanımsız olan durumlarda sağ ve
sol olmaz.
Bu cümleyi iyi anlaman lazım. Karşılıklı satranç oynanan
masalar vardır. O masalardan birisine oturduğunu farz
et. Tahtaya boş bir kağıt koy ve içine yan yana iki
birbirine eşit daire çiz; birini sağa birini sola. İki
kadeh doldur. Birine şarap, birine üzüm suyu. İki
kadehten hangisini hangi daireye koyman lazım? Koy. Benim
bildiğim Veysel şarabı sağa koymaz. Buraya kadar sorun
yok.
Ta ki odaya ben girip karşındaki sandalyeye oturuncaya
kadar. Ben sana Veysel bunlar yanlış olmuş mu diyeceğim?
Ben de bir Veysel olsam derim.
Burada değişen nedir? Ön ve arka. Benim önüm seninki ile
ters yöne bakınca benim sağım, senin solun oluyor.
Üç boyutlu evrende tanımlı ön ve arka diye iki yön
olmadığına göre, sol ve sağ da olamaz.
Şekilcilik Hristiyanlar’ın düştüğü bir tuzaktır. Sen de
kitabın dışındaki bir şeyin şekline saplandın. Sanki
Kuran’ın yazıldığı font yanlış der gibisin. Ya da
cildinin rengi yanlış der gibi.
From: Veysel Peru [mailto:[email protected]]
Sent: Saturday, January 26, 2013 7:09 AM
To: Xxx yyy
Cc: Xxx yyy
Subject: RE: Sag/sol?
Importance: High
Sevgili XXX Bey,
Ben de sizin literal kelimesini pek anlamadığınızı
düşünüyorum, mecaz olayını fazlaca abartıyorsunuz.
Kuran'daki sağ/sol'un ilk anlamı bence
mecaz değildir, bildiğiniz literal sağ ve soldur(değilse
nedir?). Bunu sizin yaptığınız gibi bir örnekle
anlatayım, TEŞBİHTE HATA OLMAZ:
Diyelim ki eski zamanda, satranç masasına Yavuz Sultan
Selim'in oturduğunu farz edelim. Abdest alıp, masaya bir
Kuran koyuyor, yirminci sayfayı açıyor. Diyor ki "Bu
sayfa numarası 20 şeklinde, sıfır sağa yazılmış, 2
sıfırdan üstündür, sağ da soldan üstündür, yerleri
değiştirile!". Buraya kadar sorun yok.
Ta ki odaya birisi girip, elinde bir ahtapotla karşındaki
sandalyeye oturuncaya kadar. Diyor ki "Benim elimdeki
Ahtapota göre sağ/sol diye birşey yoktur. Hem bana göre
sağ/sol olsa bile, işte sıfır zaten soldadır. Burada bir
yanlışlık yoktur."
TEŞBİHTE HATA OLMAZ parantezine devam ediyorum.
Padişah bu durumda ne diyebilir? Bence:
"Behey gafil, SEN VE AHTAPOTUN KURANA TERSTEN
BAKIYORSUNUZ, onun için 'sıfır zaten solda' diyorsun. Hem
ben arzın halifesiyim, '2 yön var, bu taraf sağ, şu
taraf soldur, sağ soldan hayırlıdır.' dersem bitmiştir,
işte o kadar."
O da şöyle diyebilir:
"Ama Kuran'a doğru taraftan baksak bile sıfır ikiden
üstündür, sağda olması doğrudur; çünkü sıfır saftır, önce
gelir,yaşlıdır; iki katışıktır(iki parçadan oluşmuştur, 2
= Binary 10) , hem sonra gelir."
Cevap şu olabilir:
"Ben sana iki sıfırdan üstündür (secde et!) demedim mi?
Bana yalancı mı diyorsun? Atın şunu zindana!"
-"Bana mühlet verin." (Bi satranç maçı yapalım,
sıfırlarla ikiler arasında anlamında.)
-"Sen mühlet verilenlerdensin." (Burada çoğul ifade
kullanıyor padişah)
-"Benim kafamı karıştırmana yemin olsun ki onlara
önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından
sokulacağım ve kafasını karıştıracağım. Göreceksin, çoğu
taşını alacağım onun." (Yeneceğim diyemiyor tabi.)
-"Elbette onlardan kim sana tabi olursa, mutlaka sizin
hepinizden cehennemi dolduracağım." (7/18)
---------------------------------------------------------
------------------------
"Şekilcilik Hristiyanlar’ın düştüğü bir tuzaktır. Sen de
kitabın dışındaki bir şeyin şekline saplandın. Sanki
Kuran’ın yazıldığı font yanlış der gibisin. Ya da
cildinin rengi yanlış der gibi." diyorsunuz. Yanlış! Ben
özcüyüm. Şekil ise öze uymalıdır. Öze uymuyorsa o şekil
bozuktur. Rakam ile yazılmış sayılar Kuran'ın içinde yok,
doğru, ama insanlar mushafa koymuş, kitabı da elinize
alırsanız orada varlar, yani kitabın içinde. Font doğru,
sağdan sola, fakat sayılar yanlış, soldan sağa.
Siz şu soruma cevap verin: Allah'ın kaç eli var?
"Kaç" diye soruyorsam bir sayı söylemelisiniz, mesela yok
diyorsanız sıfır, birse bir, ikiyse iki.
Bence, halifesinin kaç eli varsa Allah'ın da o sayıda eli
var. Elden kastedilen nedir? Onu bilmiyorum, (belki
hayır-şer olabilir), ama sayısını biliyorum, 2
Allah, ahtapotu değil, ön arkası olan ve omurgalı olan
İnsan'ı halife tayin etti. Halife de (Allah'tan gelen
hint ile) sağ/sol nedir ve hangisinin hayırlı olduğunu
beyan etti.
Sağ/sol vardır ve mutlaktır. Referans ta Allah'tır.
Çünkü Allah var, ve o da sağ/sol vardır diyor.
İblis bile sağ/solu kabul etmiş, hatta "önlerinden,
arkalarından, sağlarından, sollarından" diye cümle içinde
kullanmış, siz de edeceksiniz :)
Selamlar
---------------------------------------------------------
-----------------------
Subject: RE: Sag/sol?
Date: Sat, 26 Jan 2013 17:12:40 +0200
From: [email protected]
To: [email protected]
Sevgili Veysel,
Kabul! Pes ettim! Dikkat, benim argümanım başından beri
“söylediğin yanlış” değildi. Çok üzerinde durmaya gerek
yok diyordum. Ama belli ki önemli olduğuna ikna olmuşsun.
Öyle olsun. Mecaz değilse literal olmalı.
From: Veysel Peru [mailto:[email protected]]
Sent: Monday, January 28, 2013 10:59 AM
To: Xxx yyy
Cc: Xxx yyy
Subject: RE: Sag/sol?
Importance: High
Sevgili XXX Bey,
Sizi seviyorum, ne dediğimi dinleyen nadir
insanlardansınız. Mesajımı anlamışsınız.
Teşekkürler.
Subject: RE: Sag/sol?
Date: Mon, 28 Jan 2013 11:29:22 +0200
From: [email protected]
To: [email protected]
CC: [email protected]
Sevgimiz, Saygımız karşılıklı :)
------------------------
fyi
VeyselicNumbers.com
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İKRA = Oku! diye öğretilen kelimenin ASLI :
İkra sözcüğü, karae fiilinin emir kipidir. Bu sözcük
İbranice ve Süryanicede de mevcuttur. Meselâ, şu anda
bile Süryanicede "okumak" sözcüğü için kıryono
kullanılır. İkri sözcüğü de "adımla, oku" anlamındadır.
Araştırmacılar ikra sözcüğünün hangi dilden diğerine
geçmiş olduğu konusunda kesin bir kanaat sahibi
değildirler.
Henüz defter-kitap ortada yokken karae sözcüğü, "hayız
kanının rahîmde toplanması ve dışarı atılması" anlamına
üretilmiş [vaz edilmiş] ve zaman içerisinde de kadınların
hayızlı günleri ile hemen arkasından gelen kanamasız
günleri kapsayan dönemlerin adı olarak kullanılmıştır.
Nitekim sözcüğün Bakara Sûresinin 228. Âyeti'ndeki
kullanımı da bu anlamdadır.
ve el mutallakâtu : ve boşanmış kadınlar
yeterabbasne : dururlar, beklerler
bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
selâsete : üç
kurûin : dönem (hayz zamanı)
Daha sonra sözcük, istiare = ödünç alma yoluyla "bir
şeyleri biriktirip onu dağıtmak, başka yerlere nakletmek"
anlamında kullanılmaya başlanmıştır. "Develerin hamile
kalarak yavruyu rahîmde taşıyıp sonra da doğurmasına"
karaet'in-nâkatu denilirdi.
Aynı sözcük, yukarıdakilere ek olarak "harfleri,
kelimeleri, cümleleri ya da bilgileri bir araya getirip
bir başkasına nakletme" eylemi için de kullanılmaktadır.
Zaten bu sözcüğün "okumak" anlamında kullanılma nedeni de
budur.
Ne var ki, karae sözcüğünü "okumak" diye çevirmek yeterli
olmadığı gibi, böyle çevrilmesi onun Kur'ân'da neden
kullanıldığını anlamak bakımından da yanlış sonuç verir.
Çünkü Türkçede kullanılan "okumak" sözcüğünün karşılığı,
Arapçada tilâvet 'tir. Buna, hazırdaki bir metni okumak
diyebiliriz.
Ancak Kur'ân'ın ikra sözcüğü ile bu anlamda bir okumayı
kastetmediği açıktır. Nitekim Biz sana biriktireceğiz ve
dağıttıracağız, sen de unutmayacaksın/terk etmeyeceksin.
A'lâ Sûresinin 6. ile Kıyâmet Sûresinin. 17–19.
Âyetlerinde tekrarlanan benzer ifadeler de göstermektedir
ki, kıraat, "önce bir şeyleri zihinde, kitapta vs.
toparlayıp-hazırlayıp, sonra başkalarına sözlü ya da
yazılı olarak aktarmaktır." Bir gazeteyi, dergi veya
kitabı sessizce okuyup bir şeyler öğrenmek, kıraat
sözcüğünün ifade ettiği "okumak" değil; tilâvet
sözcüğünün ifade ettiği "okumaktır." Görüldüğü üzere ikra
sözcüğünün temel anlamı tek bir sözcükle ifade
edilememektedir. Meal ve tahlilde ikra sözcüğüne "oku"
diye anlam vermiş olsak bile, doğrusu açıkladığımız
gibidir. Bu husus dikkatten kaçırılmamalıdır.
Bu durumda, konumuz olan ikra emrinden, Peygamberimizde
bir şeylerin biriktirileceğinin ve sonra da bunların yine
ona dağıttırılacağının anlaşılması gerekir. Diğer bir
ifadeyle, Peygamberimiz Allah'tan bir şeyler öğrenecek;
öğrendiklerini de insanlara sözlü veya yazılı olarak
öğretecektir. Kendisine ikra ile emredilen [verilen
görev] işte budur. Bu konuda şu Âyetlere bakılabilir:
İsrâ Sûresinin 14, 45, 93, 106; Nahl Sûresinin 98; Şu'arâ
Sûresinin 199; A'râf Sûresinin 204; İnşikak Sûresinin 21;
A'lâ Sûresinin 6. ve Müzzemmil Sûresinin 20 . Âyetleri.
Ancak unutulmamalıdır ki, bu Âyetler kendisine
vahyolunduğu zaman Peygamberimiz henüz neyi okuyacağını,
zihninde neyi toparlayacağını, neyi depolayacağını, neyi
taşıyacağını ve neyi dağıtacağını bilmemekteydi.
Hûd Sûresinin 1. Âyetinde belirtildiği gibi, Kur'ân'ın
önce ihkam [yasalaştırma], sonra tafsil [detay, ayrıntı]
üslûbu doğrultusunda olmak üzere, Kur'ân'ın önsözü
mahiyetinde olan bu Sûrede işaret edilenler, ileriki Âyet
ve Sûrelerde detaylandırılacaktır.
Kur'ân sözcüğü de bu kökten türetilmiş "furgan" kalıbında
mastar ve isimdir. Allah'ın son vahyine isim olarak
koyduğu bu sözcük, "emir, nehiy, kıssa, toplanıp
dağıtılan [Allah'tan alınıp, kullara tebliğ edilen],
Allah'tan öğrenilip kullara öğretilen" anlamına
gelmektedir.
Özetle, ikra emri, toplamak ve dağıtmak anlamı ekseninde
"vahyolunacakları zihninde toparla/oku/dağıt, tebliğ et"
anlamına gelir.
Verilen görev, Yaratan Rabb adına olup yerine getirilecek
görevde kişisel bir amaç ve çıkar söz konusu değildir.
Not= Bu yazının büyük bölümü hemşehrim İzmirde yaşayan
Hakkı Yılmaz hocamızın yazılarından alınmıştır.kendisine
teşekkürlerimi bildiririm.
metin durali
not:sn.moderatör,sizden rica etsem bu yazıyı "alak
suresinin ilk beş ayetine farklı bir açılım"başlığına
asarmısınız..başlığı kapalı yapmışsınız o yüzden bu bilgi
notunu yazıyorum.saygılar
|
Yukarı dön |
|
|
veyselicnumbers Groupie
Katılma Tarihi: 26 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamun Aleykum,
Konunun baş tarafında geçmiş olan ve çok önemli bir
konu olan Allah'ın(cc) "iki eli" hakkında Muhyiddin
Arabi'nin bir yorumuna rastladım, onu sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Kaynak: Hayal Alemleri(ibn arabi ve dinlerin
çeşitliliği meselesi) William Chittick
"
İbni Arabi ve Takipçileri, vücut yönünden birliği
mi yoksa Allah'ın ilminin gereği olan tafsil yönünden
çokluğu mu gösterdiklerine bakarak ilahi isimleri iki
kategoriye ayırırlar. Çoğunlukla birliğe ait isimler
"rahmet", "lütuf" veya "cemal" isimleri olarak
adlandırılır ve bunlar Allah'ın benzerliği ile(teşbih)
yakından ilişkilidir. Özellikle çokluğa ait isimler
"gazab" veya "celal" isimleri olarak adlandırılır ve
bunlar Allah'ın karşılaştırılamazlığıyla(tenzih)
yakından ilişkilidir.
İlk kategorideki isimler yakınlık, harmoni,
uygunluk, bütünlük, aynılık ve bilinci gerektiren
yaratılmışların Hakk ile olan ilişkilerini işaret
eder. İkinci kategori, Allah'tan uzaklaşmayı, Hakk ile
uyuşmamayı, dengesizliği, parçayı, farklılığı ve
cehaleti gerektiren ilişkileri işaret eder. Bu iki
kategori Allah'ın Adem'in çamuruna şekil verdiği "iki
eli"dir..(8)
Bu iki isim kategorisi ya da Allah'ın iki eli,
hayal aleminde birbirleriyle karşılaşan ruh ve beden
dahil olmak üzere alemdeki her kutupluluğa ve
birbirini tamamlayıcılığa yol açar. Eğer Allah'ın sağ
eli bir insanın boyanmasında hakim olursa, birliğe ve
nefs uyanıklığına ait nitelikler, yani vücudun kendi
kendini bulması hakim olur. Allah'ın sol eli hakim
olduğu kadarıyla da insan ayrılık, cehalet ve
karanlığa yenilir.
(8) Allah'ın iki eli ve İbn Arabi ile şerh
sahiplerinin bunları iki grup isim altında açıklaması
için bkz. Murata, Tao of Islam, Bölüm 3.
"
Selamlar
Veysel Peru
Mushaflarda çelişki
|
Yukarı dön |
|
|
|
|