Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
----- Peygamberin sözü diye Kur’ana aykırı olanlara iman edemem!
Hâşâ, bu nasıl söz? ------
Doğrusu nedir? “Eğer peygamberin sözü ise Kur’ana aykırı olanlara iman ederim!” mi?
--------Bu ne haddini bilmezlik böyle? 1400 senedir gelen âlimlere ve Resulullahın hadislerine mi inanalım yoksa size mi? Atalarının dinine uyanlar sapıksa (hanif dostlarınız böyle söylüyorda) en büyük sapıklar hz hasan ile hz hüseyin olmazmı? Dedelerinin dinine uymuşlar.--------
LUKMAN
21. Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?
Bana yeterince açık geliyor.
---------Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak, bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık) buyurmaktadır.)--------------
BAKARA 85. Bütün bunlardan sonra siz şu insanlarsınız: Birbirinizi öldürüyorsunuz. İçinizden bir zümreyi yurtlarından çıkarıyorsunuz. Onlar aleyhine kötülük ve düşmanlık hususunda dayanışmaya giriyorsunuz. Esasında onları yurtlarından çıkarmak size haram edildiği halde, esir olarak size geldiklerinde fidyelerini veriyorsunuz. Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.
(sadece) Kur’an’ın bir kısmına inanılıp bir kısmına inanılmamasından bahsedilmiyor mu?
------------Muhammed aleyhisselamdan gelen nimetlere kavuşmak için iki şart vardır: Birincisi Onun Peygamberliğini tasdik etmek, ben Ona iman ettim demektir. İkincisi Onu çok sevmektir.---------
Bu konuda aramızda bir fark göremiyorum.
------Şimdi nasılsanız, o zaman da öyle olurdunuz. Bu herkes için geçerlidir ve böyledir. Siz bu hâlinizle o zaman peygamberlik iddiasında bulunan üç kağıtçıya yani Müseyletemül Kezzaba da inanırdınız.--------
Düşüncelerimiz arasında en büyük farkın şu olduğunu düşünüyorum, ortada bütün , tamamlanmış ve korunmuş bir hüküm kaynağı var. Tek bir kitap. Bunun karşısında çok sayıda kitaplar, çok sayıda hükümler var.
Pek tabi ki Kur’an’da Allah kendisine ve Peygamberimize itaati söylemiştir. Peki itaat Peygamberimizin ölümünden çok sonra üçüncü kişiler tarafından yazılmış ve kesinliği yüzde yüz olmayan her söze midir? (ki bu sözler kendi içlerinde bile çelişiyorlar)
İnsanları sizin yaptığınız gibi gruplaştırmadan kendi adıma konuşayım, pek tabi ki Peygamberimi severim, sayarım, el üstünde tutarım. (yazı içindeki ikinci çoğul ifadeleri de saygı ifadesi olan şekilde almanızı isteyeceğim)
Bununla birlikte ana ayrım şurada ortaya çıkıyor, hadis kitaplarını ana hüküm kaynağı olarak hayatına almayan kişileri Peygamberimizi inkar / sevmemek ile suçluyor ve kafir ilan ediyorsunuz. Kimsenin Alemlere rahmet olarak gönderilen bir kişiyi kendisi ya da grubu adına sahiplenmeye hakkı yoktur diye düşünüyorum. İleri aşamada birisi çıkıp, sakal bırakmayanları da sünnete / hadislere uymamak ile suçlayıp kafir ilan edebilir. Sizin sözlerinizden farkı olur?
|