Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
'' CİN '' LERİN VARLIĞI KUR'AN'İ BİR HAKİKAT'TİR
( CİN'LER FARKLI ALEMLERİN YARATIKLARIDIR , FARKLI ÜMMETLERDİRLER)
(AHKAF suresi 29. ayet)
S. Ateş |
Bir zaman, cinlerden bir topluluğu Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde (birbirlerine): "Susun, (dinleyin)" dediler. (Okuma) Bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler: |
1 De ki: Cinlerden bir topluluğun Kur'ân dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: "Biz harikulâde güzel bir Kur'ân dinledik.
2 Doğru yola iletiyor, ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
3 Doğrusu Rabbimizin şanı yücedir. O, eş ve çocuk edinmemiştir.
4 Meğer bizim beyinsiz (İblis veya cinlerin kâfirleri) Allâh hakkında saçma şeyler söylüyormuş.
5 Biz insanların ve cinlerin, Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık (onun için o beyinsizin sözüne uymuştuk),
6 Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklığını artırırlardı.
7 Onlar da sizin sandığınız gibi Allâh'ın hiç kimseyi diriltmeyeceğini sanmışlardı.
cin ile ilgili Ayetlerden benim çıkarsama yaptığım, şahsi kanaatim olan sonuçlar şunlardır. eğer yanlış bir çıkarsama yaptıysam , Yüce Allah'tan dileğim beni yanlışım üzerinde bırakmamasıdır.
1- bir kere insan ve cin lerin yaratılış hikayeleri farklıdır. insan topraktan, cin ler ise ateşten yaratılmıştır.bu da birbirlerinden farklı yaratıklar olduklarını bize göstermektedir :
28 Bir zaman Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru çamurdan, değişken balçıktan bir insan yaratacağım!" 15 Hicr 28
(ÂLİ IMRÂN suresi 59. ayet)
S. Ateş |
Allah'a göre Îsâ'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir: Onu, topraktan yarattı, sonra ona "Ol!" dedi, artık olur... |
(RAHMÂN suresi 15. ayet)
S. Ateş |
Cin'i de hâlis ateşten yarattı |
27 Cinne gelince onu da (insandan) daha önce, (vücudun gözeneklerine) nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık. 15 Hicr 27
2- 1 De ki: Cinlerden bir topluluğun Kur'ân dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: "Biz harikulâde güzel bir Kur'ân dinledik. cin1
Bir zaman, cinlerden bir topluluğu Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde (birbirlerine): "Susun, (dinleyin)" dediler. (Okuma) Bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler: Ahkaf 29
Ayetlerinde de görüleceği gibi cinlerden bir topluluğun Hz.Muhammed'in yanına gelip Kur'an dinledikleri ve şöyle dedikleri vahyedilmektedir :
2 Doğru yola iletiyor, ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız. cin2
kelimeleri Kur'an orjinali haliyle kullanırsak, sadece bu iki Ayet bile bize cinlerin varlığını ve bizden farklı varlıklar olduklarını ispat etmeye yeterde artar bile. şöyle ki :
A- bu Ayetlerden cinlerin Kur'an dinlediklerinden sevgili Resul'ün habersiz olduğu anlaşılmaktadır. insan oldukları iddia edilen cin lerin gizlenmiş/ saklanmış insanlar olmaları imkansızdır. bu nasıl Resuldur ki kendisini ses mesafesinde dinleyen insanları görememiştir. yoksa ( tenzih ederiz) uyur gezer miydi? sizler, sizi Kur'an okurken / Kur'an'a davet ederken/ tebyin çalışmasını yaparken sizi dinlemeye gelen olursa hiç farketmez misiniz? veya yanınızdakiler size bunu hiç haber etmez mi; onları görmez misiniz
B- gizlenmiş/ saklanmış insanların sevgili son Resulü ses mesafesinde dinlemelerine müsaade edilemezdi. böyle bir durumda en azından bir tartışma /münakaşa / kavga çıkması muhakkaktı. böyle bir münakaşanın varlığından haberdar değiliz vahyin içinde.böyle bir tartışma görülmemiş, yaşanmamış. nereden biliyoruz? çünkü cin lerin Resulü dinlediklerini Yüce Allah kendisine haber verene kadar sevgili Resul bu dinlemeden habersizdi. ( cin1)
C- peki Kur'an'ı dinleyip hidayete kavuşan / bundan sonra şirk koşmayacaklarını haykıran bu cin ler mademki insan idiyseler(!) hemen oracıkta ses mesafesi yakınlığında bulundukları sevgili son Resule tabi olduklarını neden beyan etmediler, neden belirtmediler. açıkça görülüyorki Sevgili Peygamber, hidayet ile ilgili cin lerin beyanını yine Kur'an'dan ve daha sonra / bilahare öğreniyor . halbuki normalde cin ler insan taifesinden olsalardı, hidayete kavuştuklarına ve bundan sonra şirk koşmayacaklarını ve hatta gidip kendi kavimlerini şirk ten sakındıracaklarını ( vahy den anlıyoruz) söylediklerine göre bu durumda Resule hemen oracıkta biad edip, onun emrine girip, bundan sonra görülmesi / ifa edilmesi gereken tüm hizmetlerin konuşulması / tartışılması gerekirdi. Yüce Allah onların iman ettiklerine şahid olduğuna göre bu nasıl imandır ki, hem iman ediyorlar hemde tüm mükellefiyetlerinden kaçıyorlar, iman ettikleri son Resulün yüzüne bile bakmadan oradan kaçıyorlar(!) böyle bir şey olması mümkün değildir. böyle bir durum, sözkonusu Ayetlerle hiçbir şekilde uyuşmamaktadır. oysa ki konu ile ilgili Ayetler yorum gerektirmeyecek kadar nettir.
D-
S. Ateş |
Allâh ile cinler arasında bir nesep, (bir soy bağlantısı) uydurdular. Oysa cinler de kendilerinin (yüce divâna) getirileceklerini bilmişlerdir. |
bu Ayet'ten de cin lerin insandan farklı kategoride varlıklar oldukları, gizlenmiş/ saklanmış insanlar olmadıkları rahatlıkla anlaşılmaktadır.
E- 38 (Elçi gittikten sonra Süleymân, danışmanlarını topladı): "Ey ileri gelenler, dedi, onların bana teslim olarak gelmelerinden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?"
39 Cinlerden bir ifrit (kötü bir cin): "Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm, dedi, bunu yapmağa gücüm yeter ve bana güvenilir."
40 Yanında Kitaptan bir ilim bulunan kimse de: "Sen gözünü açıp yummadan ben onu sana getirebilirim." dedi. (Süleymân) tahtı yanına yerleşmiş görünce dedi ki: "Bu, Rabbimin lutfundandır. (Kendisine) şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak istiyor. Şükreden kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, Rabbim zengindir (onun şükrüne muhtaç değildir), kerimdir (çok ikrâm sâhibidir,yücedir)."
Neml suresindeki bu Ayetlerde yine bize cin lerin varlığını ve insanlardan çok farklı kategoride yaratıklar / varlıklar olduklarını ispat etmektedir. eğer cin insan olsaydı Hz.Süleyman'a '' sen makamından kalkmadan sana o tahtı getirebilirim '' diyemezdi. bu çok saçma bir ifade olurdu. Yüce Allah bu Ayetlerle cin taifesinin özelliklerini / vasıflarınıda ( bilmemizi istediği ölçüdeki vasıflarını, herşeyi değil... ) bize anlatmış olmaktadır böylelikle.
F-
25. |
Ve kayyadna lehüm kuranae fezeyyenu lehüm ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve hakka aleyhimül kavlü fı ümemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins innehüm kanu hasirın | (FUSSİLET suresi 25. ayet)
S. Ateş |
Biz onlara birtakım (kötü) arkadaşlar sardırdık. Onların önlerinde ve arkalarında bulunan herşeyi onlara süslü gösterdiler (yaptıkları işlerin güzel olduğunu söylediler). Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan topluluklarına (uygulanan) söz, kendilerine de gerekli oldu (bunlar da azâbı hak ettiler), çünkü hep ziyanda idiler. |
bu Ayettede yine insanlar ve cinlerin FARKLI ÜMMETLER / DEĞİŞİK TOPLULUKLAR ( ümemin ) oldukları apaçık bir şekilde vurgulanmaktadır.
G-
|
Vel canne halaknahü min kablü min naris semum
27 Cinne gelince onu da (insandan) daha önce, (vücudun gözeneklerine) nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık.
yine bu Ayet'te de ifade buyrulduğu gibi, '' cin '' topluluğunun / taifesinin, insandan daha evvel ( MİN KABLÜ ) yaratılmış olduğu çok açıktır. insandan daha önce yaratılmış olan cinlerin , saklanmış / gizlenmiş insanlar olması olanaksızdır / muhaldir. |
irdelenecek başka yerlerde var fakat şimdilik bu kadar. Yüce Allah dilerse daha sonra devam etmek üzere inşaAllah.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|