Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
tevbe 29u baştan sona okuyun oarada bahsi geçen müşrikler yahudileride hrıstiyanlarıda içine alıyor sizin sandığınız gibi sadece putataparlar müşrik olarak nitelendirilmiyor.müşrik ifadesi Allaha ortak koşarak iman eden kimselerin tümü için kullanılır.
yaratıcıya inançsız olanlar için kullanılar ifade ise kafir kelimesidir.
karman çorman olan sizin iftiralarla ve kruntularla dolu iddialarınız.
yahudilerin hrıstiyanların müminlerle anlaşma yapmadığını nereden biliyorsunuz bunu size hadislerinizmi söylüyor?
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
tevbe 29u baştan sona okuyun oarada bahsi geçen müşrikler yahudileride hrıstiyanlarıda içine alıyor sizin sandığınız gibi sadece putataparlar müşrik olarak nitelendirilmiyor.müşrik ifadesi Allaha ortak koşarak iman eden kimselerin tümü için kullanılır.
yaratıcıya inançsız olanlar için kullanılar ifade ise kafir kelimesidir.
karman çorman olan sizin iftiralarla ve kruntularla dolu iddialarınız.
yahudilerin hrıstiyanların müminlerle anlaşma yapmadığını nereden biliyorsunuz bunu size hadislerinizmi söylüyor?
Ehli kitap ne zamandan beri kabeye saygı gösterir oldu, ne zamandan beri kabeyi kutsal kabul eder oldu
Tebve
18- Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.
19- Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram'ı imar etme işiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez.
bakara
142- İnsanlar içinde bir kısım beyinsizler takımı, "Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da, batı da Allah'ındır. O, kimi dilerse onu hidayete erdirir."
143- Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun. Daha önce içinde durduğun Kâ'be'yi kıble yapmamız da şunun içindir: Peygamber'in izince gidecekleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım. Bu iş elbette Allah'ın hidayet ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
144- Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir.
145- Celâlim için, sen o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun.
yaratıcıya inançsız olanlar için kullanılar ifade ise kafir kelimesidir.
Kusura bakma ama bu cümlenden kurandan zerre anlamadığın ortaya çıkıyor. Kuranda ateist kavramınında icad ettiniz ya helal olsun valla.
Ankebût 61 Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. O halde nasıl çevrilip döndürülüyorlar?
Ankebût 63 Andolsun ki onlara: "Gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. De ki: (Öyleyse) hamd da Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu (söyledikleri üzerinde) düşünmezler.
Lokman 25 Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler.
Zümer 38 Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette "Allah'tır" derler. De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O'na güvenip dayanırlar.
Zuhruf 9 Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler
Zuhruf 87 Andolsun onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette "Allah" derler. O halde nasıl (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar?
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
paramex yazdı
-----------------------
5.O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde
öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın
onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı
verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur,
Rahîm'dir.
Bana şu ayeti anlatsana kardeşim.Savunma yaptığın insanlardan namaz
kılmalarını ve zekat vermelerini şart koşmak dayatma değilmi.
-----------------------
değil sayın paramex
bu ayetler islam dairesi içine girenler içindir
yani barış isteyen
her şart ve durumda yaratanı tanıyan,
yaratılanı yaratanın tanımlarıyla çerçeveleyen,
salatı kıyam eden,
hamd duygusundan rüku eden
duyduğu neşe ye secdeden başka karşılık bulamayan
zekatı hiçbir ayırıma tabi tutmadan yolda kalmışın hakkı gören için.
bu ayetlerin daha iyi anlaşılabilmesi için
Allah Münafikun suresinde mealen
herşeyi kendisinin yarattığını, arz ve sema üzerinde ne varsa kendisinin
olduğunu buna rağmen insanlardan bazılarının yaratılışları gereği
basiretleriyle gördükleri ve anladıklarını rab edindiklerinin yanında sureti
hakikat görünen tevillerle saptırıp ayetleri kendilerine kalkan
yaptıklarndan yaratılışlarını ifsad ederek bir daha geri gelmemek üzere
anlayış yeteneklerini tahrip ettiklerini,
örneğin tıpkı sevgilerini sevgililerini aç bırakarak göstermek gibi bir
davranış biçimiyle öldürdüklerinden hiç bir zaman sevgili sahibi
olamıyacakları halde sevgili hasretiyle telef olduklarına inandıklarını ifade
etmeleri gibi,
kendi inançlarını dünya menfaatleri uğruna tevil ederek daha kötüsü bu
tevili bile bile alakasız bir myaklaşımla kurana doğrultmaya çalışarak
kimliklerinin ara katmanlarını kısa devre yaparak ifsat ettiklerinden yani
kullanılamaz hale getirdiklerinden dolayı bir daha olayları gerçek
durumlarıyla değerlendiremiyeceklerini belirtmiş,
bu tip insanların,
tonlarca yük, katlarca bina çekecek hayranlık uyandıran sağlam mertekler
gibi görünmelerine rağmen gerçekte
böyle bir inançla içi çürümüş kof keresteler haline geldiklerinden
yaratılışlarının gereklerini yerine getiremyeceklerini
bu sebeple hiç bir zaman güvene layık olamayacaklarını ikaz ederken
bunların sözlerini dinleyip, sorularına cevap verilmesinde bir mahsur
olmamakla birlikte
bu münafıklardan korunulması gerektiğide öğütlenmiştir.
Yukarda anlayışımca tefsir ederek ilginize sunduğum Sureyi inceledikten
sonra
kendi durumunuzu çerçeveleyerek,
bu tanım dahilinde sorguladığınız ayetlerin
neden sonuç ilişkilerini irdelediğinizde
eminim yargılarınızdaki değişikliği farkedeceksiniz.
ayrıca şunuda belirtmeden geçemiyeceğim
hemen bir alttaki ek mesajınızdaki yahudi ve hristiyan tanımınız,
yine çerçeve eksikliğinden olsa gerek müşrik ve münafık dairesi içinde
kalanlar için,
yoksa yüzünü Hz. İbrahimin döndürdüğü tarafa döndürmüş,
Musevi, İsevi, ve Muhammediler için değil.
Dolayısıyla islam dairesi içinde olanlar
elbette dini kendilerine oyuncak eden çapulcularla bir anlaşmaya
gitmezler.
Tevbe 29'da sözü edilen cizye vergi değil "tazminat"tır. Açıklamaya çalışayım:
CİZYE "ceza"nın türevidir. CEZA ise bir kimsenin yaptıkları yüzünden hak ettiği "karşılık"tır. Kanıt için Ya Sin 54'e bakılabilir. Orada geçen "o gün"den kasıt ahretteki "Yargı Günü"dür. Ayette söylenen şu:
Fe'l yevme lâ tuzlemu nefsun şey'en (O gün kimseye haksızlık edilmez) ve lâ tuczevne illa ma kuntum ta'melûn (ve size bir tek kendi yapmış olduklarınızın karşılığı verilir). En küçük bir iyilik eden onun karşılığını görür; en küçük bir kötülük eden onun karşılığını (99:7-8).
"Ceza"nın tanımına dikkat: bir kimsenin yaptıkları yüzünden hak ettiği karşılık.
İnananlara durduk yerde saldırıp can ve mal kaybettirenler elbette bu çıkardıkları fesadın karşılığı olan tazminatı verecek. Bu, hem adaletin yerini bulması için gereklidir hem de durduk yerde saldırıp savaş çıkarmak eğiliminde olanların caydırılması için.
Yapma hasan kardeş senin zamanının büyük kuran tahrifçisi olduğunu bilmiyormuyum sanıyorsun.Arapça biliyorum diye insanları aldatmaya çalışmak ne nedir adını sen koy.
Kuranı olduğu gibi beğenmiyorsan,vicdanına ters geliyorsa bırakırsın,ama çarpıtıp allayıp pullayıp keimelere olmadık anlamlar yükleyip işte kuran buudur demek sahtekalıktır.
Bende zamanında senin gibi çok uğraştım ama sonra anladım ki kuran senin benim ve üç beş onine kurancının şirin göstermeye çalıştığı gibi değil. Ben dürüst davrandım ve tercihimi yaptım. Yani kuranı aklıma ve vicdanıma uydurmaktan vazgeçtim.Sen aptal yada gerizekalı değilsin.Laikliği ve demokrasiyi savunan bir insansın.Böyle olmasına rağmen kuranı çarpıtmada bu kadar ısrarlı davrandığınna göre mutlaka bir yerlerden ücret alıyorsundur, aksi takdirde senin gibi akıllı bir insanın Kurandaki mantıksızlıkları görmemesi mümkün değil.
İnananlara durduk yerde saldırıp can ve mal kaybettirenler elbette bu çıkardıkları fesadın karşılığı olan tazminatı verecek. Bu, hem adaletin yerini bulması için gereklidir hem de durduk yerde saldırıp savaş çıkarmak eğiliminde olanların caydırılması için.
Koskoca bir yalan. Böyle bir yalan uyudurmak zorundasınız ki kurandaki şiddet ve katliam içeren ayetleri aklayabilesiniz.
Sizler rivayetleri yok sayıyorsunuz diye onlar yok olmaz.Müslüman tarihçiler muhammedin hayatını kaleme alırken, eserlerinin bir zaman sonra müslümanları nasıl zor durumda bırakacağını kestirebilselerdi zaten böyle bir işe kalkışmazlardı. Ama olan olmuş bir kere.
Ne acı değilmi?
Müslümanlarla anlaşma yapan arap müşrikleridir ehli kitap değil.Arap müşriklerinin ise yaptığı tek bir anlaşma vardır oda hudeybiyedir.Anlaşmayı bozan ise müşrikler değil müslümanlardır.
Hasan kerdeş senin geldiğin iyi oldu bir bakıma. Burdakilerin kuran bilgisi yok denecek kadar az.
Kimse araya girmesin gel seninle tartışalım.
Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.
Kendilerine kitap verilenlerden allaha ve ahiret gününe inanmayan
Bu cümledeki mantığı (daha doğrusu mantıksızlığı)bana açıklayabilrimisin?
Maide 44- İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
46- O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik.
Bu ayetlere göre tevrat ve incil allahtan indirilmiş içinde nur var diyor,onlarda bu kitaplarla hükmetsin diyor.
Peki nasıl oluyorda kitaplarında nur olan bu kitap ehli,
Allaha ve ahiret gününe inanmıyorlar.
Kuran gelince sırf gıcıklık olsun diye yemini billah edip toptan ateistmi olmuşlar?
Kimse araya girmesin gel seninle tartışalım. (paramex)
Can baş üstüne. Ama lütfen müzakere disiplinine uyun. Dağıtmayın. Örneğin laikliği ve demokrasiyi İslama aykırı görürcesine başıma kakmak için araya sokuşturmayın. Yoksa yalnız siz dağıtacak değilsiniz ya; cevap vermeye kalkıp ben de dağıtırım. Ya da cevap vermem; bu kez de attığınız çamurun izi kalır. Vicdanınız onaylar mı bu hinliği?
Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.
Kendilerine kitap verilenlerden allaha ve ahiret gününe inanmayan. Bu cümledeki mantığı (daha doğrusu mantıksızlığı) bana açıklayabilir misin?
Keşke Kuran’ı anlayacak kadar Arapça bilseydiniz. Yine de çalışayım:
Bu ayette kendilerine kitap verilenlerin Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı söylenmiyor. Yoksa sizin de Maide 44 ve 46’ya gönderme yaparak ortaya koyduğunuz üzere Kuran’da çelişki peydah olurdu. Oysa Allah Kuran’da çelişki yok, diyor (4:82).
Ayetin söz dizimini olduğu gibi koruyup Türkçesini yazalım.
Kâtilû’llezîne
Şu kimselerle savaşın:
Lâ yu’minûne billahi
Allah’a inamayanlarla,
ve lâ bil yevmi’l âhiri
ve ahiret gününe.
Ve lâ yuharrimûne
Ve yasak saymayanları
mâ harramallahu
Allah’ın yasak ettiklerini
ve rasûluh
ve elçinin.
Ve lâ yedînûne dîni’l-hakkı
Hak dini din edinmeyenlerle
min ellezîne ûtu’l kitab
kendilerine kitap verilenlerden
hattâ yu’tu’l cizyete an yedin
kendi elleriye tazminat verinceye dek
ve hum sağirûn
küçülüp.
Son cümlenin söz dizimini de Türkçeye uygun hale getirelim:
Kendilerine kitap verilenlerden kim hak dini din edinmiyorsa küçülüp kendi elleriyle tazminat ödemelerine dek onlarla savaşın.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma